<<YENİ>> Mikdat Kadıoğlu ile Röportaj

    • Resmi Gönderi

    Bugün küresel ısınma, iklim değişimi ve sonbahar-kış tahminleri konusunda Türk meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Dr. Mikdat Kadıoğlu ile bir röportaj hazırladık. İyi okumalar dileriz.


    1:Küresel iklim değişikliğinin önümüzdeki süreçte Türkiyeyi nasıl etkilemesini bekliyorsunuz?

    Ucu çok açık bir soru. Önce daha çok olmuşuz bir şekilde etkileneceğiz. İklim parametreleri bakımından

    konuşursak yağışlarımız azalırken sıcaklık ve buharlaşmada önemli artışlar olacak. Deniz seviyesi yükselmesi alçak

    olan deltalarda ve kıyılarda tuzlanma ve erozyona neden olurken bir yandan da kıyılarda yer altı suyunun

    tuzlanmasına neden olacak. Başta orman yangınlarının ve meteorolojik afetlerin sıklığı, şiddeti ve süresinde büyük

    artışlar olmasını bekliyoruz. Bunun yanı sıra kene, sivrisinek vb. hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar ve

    tropikal hastalıklarda artış bekleniyor.


    2:Ülke olarak fırtına, sel ve afet sayılarımız neden arttı?

    Orta enlemlerde yılın soğuk aylarında daha çok cephesel, sıcak aylarında da konvektif yağışlar alan bir ülkeyiz.

    Artık polar cephe kuzeye çekilirken daha fazla ısınan yer yüzeyi ile sıcaklığı pek değişmeyen yukarı seviyedeki

    hava sıcaklıkları arasındaki fark giderek artıyor. Böylece belli aylardaki takibi ve tahmini kolay büyük alanlardaki

    sürekli olan cephesel yağış yerine yerel, ani ve kısa süreli konvektif yağışlar artıyor. Şiddetli konvektif yağışlar

    boranın büyüklüğüne göre hortum, iri taneli dolu, yıldırım ile birlikte görülüyor. Günün saati, yağışın düştüğü yere

    göre kent ve kırsal alan selleriyle beraber tarım alanlarında yıkıma neden oluyorlar. Özetle küresel iklim değişikliği

    şiddetli hava şartlarına, şiddetli hava şartları da çarpık kentleşme ve yetersiz altyapıyla hidro-meteorolojik afetlere

    yol açmakta.


    3:İklim ve çevre olaylarının şuan için hayatımıza etkisi ne yönde?

    İklim ve özellikle gündelik hava olayları uçağını uçuracak kaptandan pazara gidecek olan Ayşe teyzeye kadar

    herkesi etkilemekte. İklim ise uzun vadede farkına varılamayan hayali bir şey. İklim ve hava çoğu kez birbirine

    karıştırılan bir şey. Bu nedenle, halk küresel iklim değişikliğinden daha çok küresel ısınmadan korkuyor. İklim

    değişikliği İstanbul’dan Trabzon’a gitmek, farklı havalarla karşılaşmak gibi bir şey algılanabiliyor. Küresel iklim

    değişikliğinin şu an ülkemizdeki etkisi daha çok sayıda orman yangını, kuruyan göl, dere ve pınarlar, Güneydoğu

    Anadolu Bölgemizde artan sıtma gibi tropikal hastalıklar, kışın yağışın azalması, yazın artan konvektif yağışlar,

    bülbül, kanarya, kırlangıç gibi narin ötücü kuşların sayındaki azalma gibi pek çok etkisi var. Hayatımda bu kadar

    çok sıcak hava görmedim gibi serzenişlere aldanmayın. Kayıtlara bakmak lazım. Çocukken kısa pantolonla çok

    sıcak havada dolaşanların farkında olmadığı pek çok şey var. Yaş ilerledikçe, göbek büyüyüp kilo arttıkça vb.

    nedenlerden dolayı insanlar havadan çok daha fazla ve olumsuz bir şekilde etkileniyor


    4:Yıllık sıcaklık ortalamalarımızın artmasının sebebi nedir?

    Sıcaklıkların artışında belli başlı iki neden var. Bir tanesi atmosferin sera etkisinin kuvvetlenmesi, diğeri kent ısı

    adaları. Önce tarım, sonra sanayi devrimiyle atmosfere çok büyük miktarda fosil kaynaklı sera gazı salındı.

    Dünyanın güneş ve atmosferin sera etkisi gibi iki enerji kaynağı var. Güneşten gelen kısa dalga boylu ışınım

    atmosferden geçip yeri ısıtmaya devam ediyor. Fakat yerden uzaya uzun dalga boylu ışınım şeklinde dönen enerji

    atmosferde derişimi 285 ppm’den bu gün 420 ppm’e yaklaşan CO2 gibi sera gazları yüzünden tekrar yere

    gönderiliyor. Yani atmosferin sera etkisi kuvvetlendikçe yere gelen enerji miktarı artıyor. Kentleşme ise başka bir

    sorun. Özellikle İstanbul gibi mega kentlerde. Bir araştırmaya göre İstanbul’daki beton, asfalt vb. su geçirmez

    mekânsal yüzeyler son 20 yılda tam 2 kat artmış durumda. Bu da gündüz soğrulan güneş ışınımların geceleyin

    salınmasına neden oluyor. Bu yüzden bütün hava sıcaklığı analizleri Dünyanın her tarafında gece sıcaklığındaki

    artışın gündüze göre çok daha belirgin olduğunu göstermektedir.


    5:Mini buzul çağı haberlerini nasıl yorumlarsınız?

    Mini buzul çağı haberleri tümüyle bir deli saçması. İnsan bu şekilde var olduğu müddetçe Dünyada tekrar bir buzul

    çağı yaşanması çok zor. İklim jeolojik evrelerdeki normal salınımını sürdürebilseydi şu an zaten bir buzul çağında

    olmamız gerekirdi. Jeolojik evrelerde buzul çağı ve sıcak evrelere girip çıkmamızın belli başlı dört nedeni vardı:

    Güneşteki etkinlikler, Dünyanın astronomik hareketleri, volkan patlamaları ve tektonik hareketler. Çoğu zaman

    bunları tek başına değil birlikte dünya iklimi etkilemiştir. Şimdi yıl 2019. Güneş lekelerinin sayısı en düşük seviyede

    ama her nedense hiç kimse neden buzul çağı yaşamıyoruz diye sormuyor. Şimdi güneş lekelerinin 11 yıllık

    döngüsünü 2019’a ekleyip aha 2030 yılında buzul çağına gireceğiz diye tam tam çalınıyor. Nasıl ki tek çiçekle

    bahar gelmezse tek bir olayla da buzul çağı gelmez. Her güneş lekeleri sayısı en düşük seviyeye indiğinde buzul

    çağına girseydik her 11 yılda bir buzul çağına girmemiz gerekir. Yarından Sonra adlı filimde Gulf Stream akıntısının

    zayıflaması Batı Avrupa’da buzul çağına gireceğimiz konusunu işliyordu ama her şey o filmde olduğu kadar hızlı

    olamıyor.


    6:Ülke olarak meteorolojik araştırmalar dünya genelinde yapılan araştırmalarla karşılaştırdığınız daneler söyleyebilirsiniz?

    Her ne kadar Dünya geneli diye sorduysanız da genellikle gelişmiş ülkelerle karşılaştırıyoruz kendimizi. Bu konuda

    da ABD ve Avrupa’nın çok gerisindeyiz. Bunun pek çok nedeni var. Akademik kadro olarak çoğumuz ABD’de eğitim

    aldık ama ülke olarak meteoroloji teknolojisinde lider değiliz. Örneğin bir ABD gibi sadece tropiklerdeki yağmuru

    inceleyecek bir uydumuz filan yok. Meteoroloji uçaklarımızla gidip tayfunları incelemek gibi bir durumumuz da yok.

    Meteorolojide de üniversite-sanayi iş birliği de yok denecek kadar az, aslında yok. Bu durumda akademik

    yükselme zorunda olanlar bulduğu veriyle araştırma yapmak ve yayınlatmak zorunda. Lisans eğitimi bakımından

    gelişmiş ülkelere yakın durduğumuzu söyleyebilirim. Bunu ABD ABET akreditasyonunu İTÜ Meteoroloji

    Mühendisliği Bölümü olarak 2 dönem peş peşe almış olmamızla belgelemiş durumdayız.


    7:Sonbahar beklentiniz ne yönde yağış ve sıcaklık açısından?

    Bu soru bana hemen “İlkbahar yaz mevsim mevsim, birkaç mektup birkaç isim” nakaratlı şarkıyı hatırlattı. Benim

    şahsen herhangi bir beklendim ya da tahminim yok. Bir bilim insanı olarak “bana göre” filan deyip kafadan da

    atamam. Bu sorunuza cevap vermek için http://www.seevccc.rs gibi sitelere girip bakarak kendi tahminim diye de

    bir şeyleri size satabilirim ama hiç etik olmaz. Aslında tek bir mevsimsel tahmine bakarak önümüzdeki mevsim

    şöyle geçecek diye kesin bir şeyler demek de bilimsel anlamda doğru değil. Bazen bu tür sektörel talepler de

    geliyor. Onları ABD’de bu konuda çalışan eski bir öğrencime yönlendiriyorum. O, en az 30 adet modelin

    sonuçlarını analiz edip trendlerine bakıyor. Yani bir modele bakarak bir şey söylemek doğru değil. Kendim

    inanmadığım bir şeyi başkalarına da söylemem.


    8:Erken olmak ile beraber kış ile alakalı şuan için neler söyleyebilirsiniz?

    Yedinci soruya ilaveten: Allah bilir!..