Whisper tarafından yazılan gönderiler

    İtalyan takımları zaten sertliğin timsali,ne edecek edecekler bu maçın sonunda turu alacaklardır.Juve nin bu tur fırsatını tepmemek için messi denen
    Adamida birebir marke edecek,hatta bu uğurda belki oyundan atılan bile olabilir

    Bob Munden öldü ama videoları kaldı..İnnılmaz hız.Sadece yavaş çekimlerde birazda olsa balonları nasıl vurduğunu fark edebilirsiniz..
    En güzel videosu da hızının,nişan kabiliyetini deneylerle ispatlandığı bu video :catisma:

    Harici İçerik www.youtube.com
    Dış kaynaklardan gömülen içerik, izniniz olmadan görüntülenmeyecektir.
    Harici içeriğin etkinleştirilmesi yoluyla, kişisel verilerin üçüncü şahıs platformlarına aktarılabileceğini kabul edersiniz. Gizlilik politikamızda bununla ilgili daha fazla bilgi verdik.

    Az bulutlu, zamanla parçalı, yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinde Adana'nın kuzey kesimleri ile Kahramanmaraş'ın batı kesimlerinin kısa süreli ve yerel olmak üzere
    sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.
    ADANA °C, 22°C
    Parçalı ve yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinde kuzey kesimleri kısa süreli ve yerel olmak üzere, sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı
    ANTALYA °C, 20°C
    Az bulutlu, zamanla parçalı ve çok bulutlu
    HATAY °C, 22°C
    Parçalı ve yer yer çok bulutlu
    ISPARTA °C, 16°C
    Az bulutlu, zamanla parçalı ve çok bulutlu
    RenkliYagis.PNGgraphe3_1000___35.3289_37.0017_Adana.gif

    Haklisin ama en son hakem faciası vardı,fenerin..Bizim oyuncular resmen çanak tuttu ve "benide at"diyeni de hakem aylove you dedi yapıştırdı kartları.Dereyi yüzerek geçen ördeğin arkasına dereye kamyonla dalıp birde"battık"diyoruz bazen..Oda olmuyor abim..
    Yatcedim ben oyalama beni ;(

    Valla hakemleri bizim ülkedeki kadar tartışan yoktur whisper dayım sanırım. Onların itirazları anlık ve sahada genelde. Sonrasında hiç bir şey olmamışçasına yola devam. Ne de olsa paraya ve başarıya doymuş iki takım... ;) bizimkiler olsa cingan koparırdık münihin yerinde bir TÜRK takımı olsa şayet. Bu da bir gerçek. :)

    Haklısın..Zaten bizim spiker gereken üfürmeleri yapardı..17 günde tv.ler de boş muhabbetler gırla giderdi vallah. ^^

    o degilde bu akşamki maçta hakem 2 oyuncuyu da atmadı bilerek gerci bayernli futbolcu sonrdan atıldı da penalti pozisyonunda real li casemiro 2 sarıdan atılması lazimdı belki atılsa bayern turu alırdı.hakem hatası her türlü sonuç çıkarabiliyor

    Maç sonucuna epey etki etti..Maçın kopmasına sebep hakem bence.Bayern yine kurulu zemberek gibiydi..

    Zevle : Öküzlerin boyunduruktan çıkmamamasını sağlayan demir çubuk
    Siğil: Elde çıkan ve üreyen bir deri hastalığı
    Siğil: Sert ağaç gövdelerini yarmak,gövdeyi ayırmak için kulllanılan ucu sivri,yuvarlak demir
    Turpan: Tırpan,orak
    Düğdü : Keserin alt tarafı,keserin keskin yerinin olmaması ve öyle kullanılması
    Dığdının dığdısı,keserin düğdüsü : Çok uzak,alakasız demek anlamıına gelir

    KIZILAY MADEN SUYU(Deneyin farkını kendiniz görün)
    AFYONKARAHİSAR MADEN SUYU’NUN TARİHÇESİ
    Afyonkarahisar Maden Suyu’nun eski devirlerde bilindiğine dair bir belge olmamasına rağmen, su kaynağında yapılan kazı çalışmalarında, 30 metre derinlikte, kalıntılara ve birkaç yüz metre uzunluğunda tahta su yatağına rastlanmıştır. Yine bölge yakınındaki Ablak ve Karaoğlan Hüyükleri’nden çıkan eserlerde, bu bölgenin geçmişinin eski Tunç Dönemi’ne kadar uzandığının bir göstergesidir.
    Karahisar maden suyu ile ilgili Osmanlı kaynaklarındaki ilk belgeye 1877 yılında rastlanmış ve belgede maden suyu “ Karahisar Ekşi Su Madeni” olarak belirtilmiştir. O dönemde “ Ekşi Su” olarak bilinen maden suyu, Belçikalı bir hekimin, böbrek rahatsızlığı ve sindirim problemi olan 2. Abdülhamit Paşa’ya tavsiye etmesi ve padişahın bu suyu kullanarak sıkıntılarının geçmesi ile önem kazanmıştır.
    1894 (Hicri-1310) tarihinde, Sultan 2. Abdülhamit’in emri üzerine Hamidiye Etfal Hastanesi doktorları tarafından, kaynakta inceleme yapılmıştır.
    1896 (Hicri-1312) tarihinde Afyonkarahisar’da bulunan kaplıcalar ve Ekşi su kaynağının işletmesi Maarif’e (Eğitim ve Öğretim Kurumu) bırakılmıştır. Maden suyunun Maarif tarafından işletildiği yıllarda, kaynağın önemini gören, dönemin Bağdat Demiryolu Başkomseri Hayrettin Efendi ve Ziraat Bankası Muhasebe Kalemi çalışanlarından Mehmet Reşad Efendi başta olmak üzere bazı kimseler Ekşi su işletmesini almak istemiş ancak bu istekleri kabul görmemiştir. Maden suyu gelirleri Maarif’e aktarılmaya devam etmiştir.
    Maden suyunun ilk tahlili, 1903 yılında padişahın emri ile Tıbbiye Mektebi öğretmenlerinden Kimyager Ali Rıza Bey tarafından yapılmıştır. Tahlil sonuçları ise Tıbbiye Mektebi öğretmeni Dr. Tevfik Vacit (1858-1935) tarafından yazılan 1909 (Hicri-1324) tarihinde basılan “ Telhisi Fenni Tedavi-i Umumi ve Müfredat-ı Tıp” adlı kitapta yayınlanmıştır.

    Bu tahlilin yanı sıra 1905 (Hicri-1321) yılında Hamidiye Etfal Hastanesi Sağlık Kurulu’nca bir rapor hazırlanmıştır.
    1900 yılında Paris’te yapılan madensuları yarışmasında Karahisar Maden suyu altın madalya kazanmıştır.
    Karahisar Maden Suyu’nun dış ülkelerdeki ilk tahlili ise 1906 yılında Fransa Paris’te ‘Laboratoire de Recherches Medicales’ adlı kurumda yapılmıştır. Türkiye’de yapılan tahlil sonuçları ile hemen hemen aynı olan bu maden suyu tahlil sonuçları uzun yıllar esas alınmıştır. Yine Fransa Bordo Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Valter Nice ile bazı Alman ve İngiliz uzmanlar tarafından da tahlili yapılmış ve yayınlanmıştır.
    Yıllarca geliri Maarif’e aktarılan Karahisar Maden suyu işletmesi, Sultan Abdülhamit’in emri ile 1900 yılından itibaren Hamidiye Etfal Hastanesi’ne bırakılmıştır. Maden suyunun dolumu ve nakliyesi için bir heyet oluşturularak çalışmalara başlanmış ve İstanbul’da özel şişeler yaptırılmıştır. O dönemde “Ekşi su“ olarak bilinen maden suyu kaynağının yanından geçen İstanbul-Afyonkarahisar Demiryolu, maden suyunun diğer şehirlere aktarılmasını kolaylaştırmıştır.
    Şişelenen maden suyunun nakliyesi için 1905 yılında Anadolu Demiryolu Şirketi ile anlaşılmıştır. Bu anlaşmaya göre; boş şişeler için ücret ödenmeyecek, dolu şişe sandıkları için ise tarife üzerinden ücretlendirme yapılacaktır. İstanbul’a sevk edilen maden suyunun dış ülkelere ihracı ise 1906 yılında yapılan çalışmalarla başlamıştır.
    İlk yıllarda küçük bir barakada dolumu yapılan maden suyu, 1909 yılında maden suyunu muhafaza edecek bir yer ve yanına karakol inşa edilerek burada çalışacak Mevlevi görevlilerin tahsis edilmesiyle genişletilmiştir. Maden suyu kaynağının üzerine yapılan modern yapılar ise 1920 yılında İstanbul Belediyesi tarafından görevlendirilen Mühendis Selahattin Bey’in çalışmaları ile başlamıştır.
    Sultan Abdülhamid’in tahttan uzaklaştırılması ile Hamidiye Etfal Hastanesi’nin etkisi azalmış, hastane isim değiştirerek Şişli Etfal Hastanesi veya Osmanlı Etfal Hastanesi olarak anılır olmuştur. 1912-1913 yıllarında Maarif Nezareti tarafından Karahisar Maden Suyunun, mekteplerin masraflarını karşılamak amacıyla tekrar Maarif’e bırakılması dile getirilir. Ancak Afyonkarahisar’ın bağlı olduğu Hüdavendigar Vilayeti Valisi Azmi Ömer Bey tarafından bir rapor hazırlanarak Karahisar Maden Suyu’nun Şura-yı Devlet kararı ile Şişli Etfal Hastanesi’ne bırakıldığını ve Maarif’e tahsis edilmesinin mümkün olmayacağı belirtilir. Maarif’e bırakılması hususundaki baskıların artması sonucu Dahiliye Vekaleti ‘ Maden suyu gelirleri Mahalli Meşarifler için harcanmak şartıyla İdare-i Hususiye (Özel İdare)’ ye bırakılacaktır’ şeklinde yeni bir karar verir.
    Bu yıllarda koyu kahverengi kiloluk şişelere doldurulan ve ağızları porselen kapaklarla kapatılan Karahisar Maden suyu, 24 şişe alan tahta kasalarda at arabaları ile Afyonkarahisar’a getirilmiş ve Uzunçarşı’daki Akosman Mağazası’nda şişesi 100 para, kasası 60 kuruş olarak halka satılmıştır.
    Karahisar Maden suyu Özel İdare bünyesinde olduğu için 1913-1926 yılları arasında işletmesi bazı kişi ya da kurumlar tarafından 5 yıl süre ile kiralanmıştır. Karahisar Maden suyu için asıl dönüm noktası ise 17 Ekim 1926 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile 60 yıllığına, eski adıyla “Hilali Ahmer Cemiyeti” olan Kızılay’a devredilmesi ile olmuştur. Bu tarihten itibaren maden suyu kaynağının işletilmesi yatırım ve reklam çalışmaları ile daha profesyonelce devam etmiş, böylelikle üretim artışı sağlanmış ve yurt çapında satış ve dağıtım daha da genişletilmiştir.
    Cumhuriyet ilan edildikten sonra, böbrek rahatsızlığı olan Mustafa Kemal Atatürk, kendisine gönderilen Karahisar Maden suyundan içerek şifa bulmuştur.
    1932 yılında Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam, maden suyu ile ilgili çalışmalar yapması için yurt dışından bu konularda uzman olan Su Kaynakları Mühendisi A. Scherrer’ı davet etmiştir. Scherrer yaptığı incelemelerde 3 kaynaktan çıkan ve muhafazaları bozuk olan su tespit etmiş ve bunları bir yerde toplamıştır. Ayrıca Scherrer Sağlık Bakanlığı’na verilmek üzere bir rapor hazırlamış ve bu rapor Almanya İnternationalen Mineralioguellen Zeitung gazetesinde yayınlanmıştır. Yayınlanan bu gazetede; “Türkiye, Avrupa’nın bildiğinden çok daha zengin ve çeşitli maden sularına sahiptir. Bu kaynak itinalı bir şekilde değerlendirilmelidir.” İfadesi yer almıştır.
    Karahisar Maden suyuna, 1941 yılında Fransa Paris’te basılan bir kitapta da yer verilmiş, Avrupa’nın en önemli maden suyu olan ‘Vichy’ ile kıyaslaması yapılarak Karahisar Maden suyunun daha üstün vasıfta olduğu belirtilmiştir.
    1951 yılında Fransa’dan ithal edilen yeni su şişeleme makinaları ile birlikte yıllık 1 milyon şişe olan üretim 6 milyon adede çıkartılmıştır. Daha önce üretim yetersizliği sebebiyle bazı dış ülkelere ihracatı yapılamayan Karahisar Maden suyunun, yeni gelen makinalarla üretimin artması neticesinde Mısır, Filistin, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Kıbrıs’ın istekleri karşılanmaya başlanmıştır.
    1920-1930’lu yıllarda Türkiye’de şişe sanayi gelişmediği için, fabrika şişe ihtiyacını Avrupa ülkelerinde bulunan bazı fabrikalardan temin etmiş ve özellikle şişelerin geri dönüşümünün sağlanması için Kızılay tarafından çeşitli basın duyuruları yapılmıştır.
    Karahisar Maden suyunun İstanbul’da dağıtımını yapan başbayiliklerinin özelliği ise Afyonkarahisar’lı oluşlarıdır.1950’li yıllardan itibaren İstanbul bayiliklerini Afyonkarahisar’lı Sarısoy, Helvacıoğlu ve Özpınar aileleri yapmıştır.
    Maden suyu kaynağının bulunduğu alanda, tesisleşmenin başladığı yıllardan itibaren ağaçlandırma çalışmaları yapılmış, ilk yıllarda teneke barakalarda kalan işçiler için bu yeşil alanlarda lojmanlar yaptırılmıştır. Özellikle 1946-1964 yılları arasında burada çalışan Yüksek Su Mühendisi Memduh Ölçer tesisi ilk modern binalarına kavuşturmuş, yeni su kaynakları bulmuş ve bunun yanı sıra gerek Maden suyu işletmesinde gerekse Gazlıgöl Kaplıcalarında yapılması gerekenleri rapor haline getirmiştir.
    1946 yılından itibaren 35 yıl boyunca Kızılay Maden Suyu İşletmesi’nin doktorluğunu yapan, tesiste çalışanların tedavisi yanı sıra civar köylerde yaşayan insanlarında tedavisini sağlayan Dr. Turgut Aktan, bu çalışmalarının karşılığında Kızılay Onursal Üyeliği ve Altın Madalya ile ödüllendirilmiştir.
    1972 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Ferit Melen’in ziyaretine kadar devlet adamlarının ilgilenmediği tesislere en son 1984 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal ziyarette bulunmuştur. 1980’li yılların başında Karahisar Maden suyu işletmesi’nin bulunduğu arazinin bir kısmında özel sektöre ‘yap-işlet-devret’ modeli ile kaynak suyu üretim tesisleri kurma izni verilmiştir. Açılışı 1984 yılında Başbakan Turgut Özal tarafından yapılan bu tesisler ilk yıllarda istikrarını korumuş ancak ilerleyen yıllarda bu istikrar bozulmuş ve uzun yıllar tesisler kapalı kalmıştır.2000’li yıllarda Kızılay’a devredilen tesislerde tekrar üretime başlanmıştır.
    1950’li yıllarda yıllık ortalama 5 milyon şişe üretime sahip olan Karahisar Kızılay Maden Suyu üretimini 2000’li yıllarda yıllık 400 milyon şişe üretim kapasitesi ile dünyanın önde gelen maden suyu işletmeleri arasında yer alır.
    Günümüzde Karahisar Maden Suyu’nun bulunduğu bölgede ağaçlık alanlarla göz dolduran ve insanlarımızın hem termal tedaviden yararlanabilecekleri hem de maden suyundan istifade edebilecekleri tesisler ve oteller mevcuttur.
    Kaynak: Hasan Özpunar
    Taşpınar Dergisi (Aralık 2012)

    bir besiktaşlı olarak gs fb derbisine gitmeyi düşünüyorum. Sizden gitmeyi düşüneniz varmı.?

    Hiç bulaşma ne gerek var..Kavga,küfür,ne dediğini bilmeyen amigolar,ağzından çıkanı duymayan sivri zekalılar her zaman oluyor ancak sinir olur dönersin evine..
    Galipte gelsen mağlupta olsan bazı şeylerin lezzetini almak için damak tadı gerekli :thumbup: