Herkesin yeni-eski nickleri hayırlı :thumbup: olsun :thumbup:
Whisper tarafından yazılan gönderiler
-
-
Sinir olmaya devam
Bir şey tamir ederken elin tamamen yağlandığın da burnun kaşınır.
Yere düşürdüğün bir bozuk para veya bir küçük vida ulaşılması en zor yere yuvarlanır.
İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır.
Yanlış numara çevirdiğinde çevrilen numara kesinlikle meşgul değildir.
Patronuna lastiğin patladığı için geç kaldığını söylediğinde ertesi gün lastiğin gerçekten patlar.
Gırgır geçmeye başladığın anda patron kapıda görünür.
Sıkışık trafikte şerit değiştirdiğinde, terk ettiğin şerit daha hızlı akmaya başlar.
Duşa girip ıslandığında telefon çalar.
Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.
Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.
Kaşıntının şiddeti ulaşma zorluğun ile doğru orantılıdır.
Sinemada sıranın ortasında oturanlar salona en son girerler.
Üzerine yağ-reçel sürülmüş bir ekmek kesinlikle en pahalı halıya ve yüzüstü düşer.
Ayağınıza tam oturan bir ayakkabı kesinlikle mağazadaki ayakkabıların en çirkinidir.
Herhangi bir şeyi beğendiğinizde derhal üretimden kaldırılır. -
Gençliğe Hitabe
Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre... Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'ân'ında 'belhüm adal-hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret... Ya dördüncüsü? .... Son yarım asır! .. İşgâl ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedî helâke mahkûmiyet... İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilâkı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik...
Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün 'dikey'leri 'yatay' hale getirecek bir çığlık kopararak 'mukaddes emaneti ne yaptınız? ' diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik...
Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik...
Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında 'Hakimiyet Hakkındır' düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...
Emekçiye 'Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın! Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın! ' diyecek... Kapitaliste ise 'Allah buyruğunu ve Resûl emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! ' ihtarını edecek... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik...
Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk'ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezheb, ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa hakikatinin İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa model teşkil edecek bir gençlik...
'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlâkına kaynak bir gençlik...
Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispetle usûle, stratejiye uygun bir gençlik...
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik...
Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi, mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hâsılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara 'siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız! Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ' diyecek ve gerçek müslümanlığın 'nasıl'ını ve 'ne idüğü'nü her haliyle gösterecek bir gençlik...
Tek cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezayı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik...
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum. Şekillenmesi, billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbaz kodomanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allahın selâmı üzerine olsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
Necip Fazıl Kısakürek -
YENİLMEZ TÜRK ''KOCA YUSUF DELİORMAN'' ( 1857 - 1898)-2 bölüm
Yusuf;
"Ne güzel güreşiyorduk" derken Hergeleci;
"Bizde erkek güleşir, kadın ağlar; ama asla güreşi bırakın demez." ifadeleriyle kırgınlığını ortaya koymaktadır.
Fransızlar Yusufu yendirmek için Amerika'dan zincirkıran lakaplı Leitner'i getirtirler. Ne var ki Yusuf Leitner'i de kısa zamanda tuş ediverir.
Fransa'da karşısına çıkacak rakip bulamayan Yusuf sıkılmağa başlar. Onu en fazla organizatörlerin davranışları üzmektedir. Yusufun paraya pula metelik vermediğini bilen organizatörler onun sırtından büyük servetler elde ederken Yusuf a çok az pay vermektedirler. Yusuf buna da aldırış etmez. Fakat inancına göz dikilmesi Yusuf u çileden çıkarır.
Güreşirken tesettüre riayet eden ve diz kapaklarını örten şortla güreş tutan Yusuf hususi hayatında da dinî inançlarına son derece bağlıdır. Namazlarını düzenli olarak kılmaktadır. Yemeklerinin piştiği kaplarda daha önce domuz yağı ve etiyle yemek pişmiş olması ihtimalini göz önünde bulunduran Yusuf önceden buiyice yıkatmakta ve yemeklerin pişmesine bizzat nezaret etmektedir.
Yusufun sırtından para kazanan Fransız Doublier sırf Yusufun inancıyla alay etmek için bir gün yemeğine domuz eti karıştırır. Bunu farkeden Yusuf, Doublier'i haklamak ister. Durumu farkeden Fransız kaçar. Ahlaksızlıktan tiksinen Yusuf, hele inancına karşı yapılan bu hakarete tahammül edemiyerek yapılan bütün teklifleri reddederek Fransa'da güreş yapmak istemez. Yusufun davranışları hayretle karşılanmaktadır. İngiliz Torna Cannon,"Meğer sizin Yusufun ahlakı da gövdesinin kuvveti kadar yamanmış" demektedir
Fransa'daki ve civardan gelen bütün meşhur güreşçileri yenen Yusuf kendisine yapılan teklifi kabul ederek Amerika'ya gider.
Koca Yusuf Amerika'da
Amerikan basını Koca Yusufun gelişine büyük ehemmiyet vermiş ve yaptıkları neşriyatlarla Yusufu methetmişlerdir. Gazeteler aynı zamanda Yusufun meydan okumasına cevap vermeyen Amerika'lı güreşçilerle de alay etmektedir.
"Güreş âleminin İskender'i, Napolyon'u geldi"
diyen Amerikan basını Yusuf tan şöyle bahsetmektedir:
"Tırnağının ucuna kadar namuslu bir adam ve ne miktar olursa olsun para onu satın alıp cambazlık yaptıramaz."
"Bizim sporculara pek tuhaf gelecek bir gerçek var. Bu Türk paraya hiç önem vermiyor."
"Yusuf geldi. Güreş etmek istiyor ve isteğinde gayet samimi. Parasını da yatırdı. Gelgelelim karşısına çıkacak Amerikalı bulunmuyor. Bundan çıkan mânâ bizimkilerin müthiş ziyaretçinin kuvvetinden ürktükleridir."
"Müthiş Türk Yusuf, maçlarını Nev York'a gelmeden evvel ayarlamadığı ve güreş etmek istediğini uluorta söylediği için hata etmiştir. Böyle bir açıklama Amerikalı güreşçileri paniğe uğratmak için kâfiydi. Anlaşıldığına göre, şimdiye kadar şampiyonuz diye poz veren adamlar, Türk bu memlekette kaldıkça meydana çıkmayacaklar."
Güreşmek ümidiyle Amerika'ya gelen Yusuf her sabah organizatörlere; "Bugün güreşecek miyim" diye sormaktadır.
Yusufun karşısına çıkacak güreşçi bulamayan organizatörler nihayet akıllarınca bir çare bulurlar. Yusufun karşısına peş peşe beş güreşçi çıkacaktır. Ne var ki, Yusuf birincisinin sırtını yere serince diğer dört güreşçi, mindere çıkmaktan vazgeçerek organizatörleri hayal kırıklığına uğratırlar.
Bir diğer çare olarak Yusuf a beş dakika dayanana yüz dolar vaadedilir. Bu da netice vermez. Çünkü hiçbir güreşçi Yusufun karşısında beş dakika dayanamamaktadır.
Yusuf kendisine meydan okuyan, "Amerikan şampiyonu" unvanlı Robert'le güreşir. Ancak iki dakika boyunca Yusufun eline geçmemek için devamlı kaçan Robert yakalanacağını anlayınca minderden aşağı atlar. Çok kızan Yusuf salonda bulunan on bin kişiyi kendisiyle güreşe davet eder. Müteakip güreşinde Yusuf Robert'i perişan ederek yener.
Yusufun Amerika'daki meşhur güreşlerinden birisi de John F.Mc.Cormick ile yaptığı güreştir. Anlaşmaya göre Yusuf Mc.Cormick'i bir saat içerisinde üç defa tuş yapacak, yapamadığı takdirde mağlup sayılacaktır. Güreş başladıktan yedi dakika sonra Yusuf üç tuşu da yapmıştır...
1898'de Amerika'da fırtına gibi esen Yusuf Amerika turuna çıkar ve her gittiği yerde rakiplerini perişan eder. Zaman olur 41 derece ateşle güreşir.
Yusuf kendisine meydan okuyan ve esip savuran Rum Heraklides'i perişan eder. Rumla yaptığı güreşlerin birincisinde 47 saniyede, ikincisinde ise 23 saniyede tuş yaparak Rum'un mağrur burnunu yere sürter.
Yusuf Amerika'da son maçını serbest güreş dünya şampiyonu Lewis ile yapmıştır. Chicago'da yapılan güreşte Lewis'i üst üste iki defa yenmiştir.
Yaptığı bütün karşılaşmalarda, dininin, vatanının, milletinin şânını düşünen Yusuf devamlı galip gelmiştir. Avrupalılar kendisine "yenilmez Türk" ünvanını takmışlardır.
Yusufun gözünde kazandığı paraların ehemmiyeti yoktur. O artık vatanını, ailesini özlemiştir.
Yusuf kalan ömrünün iki çocuğu ve ailesiyle birlikte, Eyüb Sultan civannda alacağı bahçeli bir evde ibadet yaparak geçirmek istemektedir.
Vatan hasretine dayanamayan Yusuf New York'tan 21 Mayıs 1898'de Fransız bandıralı da Bourgogne Transatlantiği'ne binerek yola çıkar. Ne var ki ecel onu okyanusta beklemektedir. Bindiği gemi sis yüzünden İrlanda bandıralı Crmartyshire gemisiyle çarpışır.
Geminin battığını gören Yusuf abdest alarak iki rekat namaz kılar. Daha sonra bir filikaya binmek üzere denize atlar. Bu kez denizin içinde bir panik başlamıştı. Denize dökülenler, filikalara atlayıp canlarını kurtarmak istiyorlardı. Koca Yusuf da can havliyle bir filikanın kenarına yapışmıştı. Filika'da bulunanlar onun heybetli vücudu ile sandalı devirmesinden korktular. Önce yüzüne, kafasına kürekle vurmayı denediler. Fakat dev yapılı adamın çelik pençeleri sanki filikaya kilitlenmişti. Yarılan kafasından ve suratından akan kanlar posbıyıklarının üzerine doğru iniyordu. Onun bu hali filikada bulunanlara daha büyük bir dehşet vermişti. İçlerinden canavar ruhlu bir tanesi filika içinde bulunan ve ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayı kaptığı gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rastgele indirmeye başladı. Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o dev vücudu Atlantik Okyanus'unun derinliklerinde 5 Haziran 1898'de boğularak ruhunu Rahmân'a teslim eder -
YENİLMEZ TÜRK ''KOCA YUSUF DELİORMAN'' ( 1857 - 1898)-1 bölüm
Pehlivanlarımızın dünyaya nam saldıkları 19. asırdayız. Henüz yürümeye başladığı andan itibaren akranlarıyla kapışarak pehlivanlığa ilk adımı atan yiğitlerimiz, büyüdükçe ustaların nezareti altında güreş dersi alarak er meydanına hazırlanmaktadırlar. Devrin hâkim havası altında, sağlam bir dinî ve millî kültür alan pehlivanlar, mertlik, yiğitlik, pehlivanlık yarışıı yapmayı en büyük zevk kabul etmektedirler. Devrin insanlarının en büyük eğlencesi de bu yiğitlerin güreşlerini seyretmektir
Asırlardır harp meydanlarında gayr-i müslimlerle karşılaşmış yiğitlerimiz, ilk defa 19. asırda, sulh zamanında "diyar-ı firengistan"da gayr-ı müslim pehlivanlarla karşılaşmışlardır. Avrupa ve Amerika'da güreşerek dünyaya nam salan pehlivanlarımızın en meşhuru Koca Yusuf tur.
Gelmiş geçmiş en meşhur pehlivanlarımızdan olan Koca Yusuf, ulemâların "darül harp"te güreş tutmanın ve müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin de bir cihad olduğu yolunda beyanları üzerine Avrupa ve Amerika'ya itmiş oralardaki bütün meşhur pehlivanların sırtını yere vurarak cihan pehlivanı unvanını almıştır.
Evlâd-ı fâtihan'dan olan Koca Yusuf 1865'te Deliorman'ın Şumla köyünde dünyaya gelmiştir. Çocukluğundan itibaren güreşe merak salan Yusuf on altı yaşında ayağına kisbet geçirerek er meydanında boy göstermeye başlamıştır.
Yusuf, çevikliği, kuvveti, ustalığı yanı sıra; açık sözlülüğü, mertliği ve İslâm'ı yaşamadaki hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir.
Yirmi yaşına geldiğinde kendisine antreman verecek pehlivan bulamayan Koca Yusuf çoğu vakit tek başına çalışmaktadır.
Yusuf, koca koca kütükleri kaldırmakta, bu kütükleri kucağına alarak taşımaktadır. Her gün yüksek dağlara inip çıkan, koşan, temiz havayı ciğerlerine dolduran Yusuf, duvar idmanı yapmakta, çamur yoğurarak parmaklarını ve bileklerini kuvvetlendirmektedir.
Koca Yusuf yirmi yaşında iken 1885 yılında, 26 senedir Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde bulunduran Aliço ile berabere kalmış, Aliço da sonrasında Koca Yusuf un "başpehlivanlığa" layık bir yiğit olduğunu kabul ederek başpehlivanlığı devretmiştir. Bu tarihten itibaren Yusuf Türkiye'nin başpehlivanıdır. Karşısına çıkan hiçbir pehlivan kendisinden bu unvanı almaya muvaffak olamamışdır. Devrin meşhur pehlivanları; Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı, Karagöz Ali, Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim Koca Yusuf la kapışmışlar, hepsi de Yusuf un kendilerinden üstün pehlivan olduğunu kabul etmişlerdir...
Er meydanında kıran kırana güreş yapılmaktadır. Zamana sınırlama yoktur. Mesala 1890'da Koca Yusufla Adalı beş saat güreşmişler, fakat herhangi bir netice alamamışlardır.
Türkiye'nin en kuvvetli adamı kabul edilen Yusuf, Fransız sirk cambazı Doublier'in dikkatini çeker ve Yusuf u Avrupa'ya götürerek güreştirmek bu sayede para kazanmak ister.
Meseleyi Koca Yusuf a açtığında ilk başlarda kabul etmeyen Yusuf, bilahare parayı pulu aklına getirmeden, sadece "keferelerin sırtını yere vurmak" ve Müslümanların maddî kuvvet bakımından da üstün olduklarını isbatlamak için Avrupa'ya gitmeğe razı olur.
Avrupalılar o devirde serbest güreşin yabancısı olduğundan Koca Yusuf Greko Romen güreşi dersi alır. 1895'te Fransa'ya gider. Yusuf, antremanda bile olsa içerisinde yenişme olmayan güreşi kabul etmemekte, karşısındaki rakibini tutar tutmaz yere sermektedir.
Fransa'ya giden Yusufun nâmı kısa zamanda bütün Fransa'da duyulmaya başlamıştır. Yusuf peşpeşe yaptığı güreşlerde rakiplerini bir dakika bile beklemeden tuş yapmaktadır.
Fransa'nın meşhur güreşçileri, Fenelon, Furnier, Dumont, Pol Pons, Sabes ve Feliks Bernard'ı Fransızları hayrette düşürecek kadar kısa zamanda yener. Mesela Dünya şampiyonu diye tanınan Sabes'i dört saniyede tuş eder.
Yusufun rakiplerini nasıl yendiğini anlamaya bile vakit bulamayan seyirciler güreşlerin uzatılmasını istemektedirler. Yusuf ise böyle bir teklifi şiddetle reddetmektedir. Menejerleri Yusuftan yavaş güreşmesini rica ederler. Yusuf bu teklifi kabul eder. Fakat Yusuf rakipleriyle bir-iki dakika oynadıktan sonra kâfi bulmakta ve sırtlarım yere vurmaktadır. Çaresiz kalan organizatörler Yusufun karşısına peş peşe iki güreşçi çıkarırlar ve iki güreşçinin yirmi dakika dayanması halinde büyük para vadederler. Ne varki Yusuf kendisiyle peş peşe güreşen Gambier ve Raul gibi meşhur güreşçileri de yirmi dakika dolmadan tuş yapıverir.
Yusuf, karşısına çıkan mağrur Rum Pierri ve İngiliz Tom Cannon'u da kısa zamanda tuş eder.
Avrupalı organizatörler, bu müthiş pehlivanı ancak bir Müslüman pehlivanının yenebileceğine kanaat getirerek Türkiye'den Hergeleci İbrahim'i getirirler.
Fransa'da karşı karşıya gelen Koca Yusuf la Hergeleci Avrupalıları hayrette bırakan müthiş bir güreş sergilerler. Anlaşmalarına göre güreş Türkiye'deki gibi serbest ve kıran kırana olacaktır.
Güreş süratle devam ederken Yusuf, Hergeleci'ye boyunduruk takar, Hergelecinin burnundan kan akmağa başlar. Telaşlanan hakemler güreşi durdurup Hergeleci'ye bir şikayeti olup olmadığını sorarlar. Şaşıran Hergeleci burnundan devamlı akan kana aldırış etmeksizin; "Neden ola ki? İşte pekâla güreşip duruyoruz." der.
Oynaş güreşe alışmış Avrupalıların şaşkın bakışları arasında bir nara savuran Koca Yusuf bu defa Hergeleciyi Kurt kapanına alır. Hergeleci'nin boğulduğunu zanneden seyirciler telaşlanırlar, kadınlar bağrışmayâ, ağlaşmaya başlar. Jüri heyeti ayrılmalarını ister. Yusuf aldırış etmez. Birkaç kişi Yusufu çeker yine de ayıramazlar. Bu defa sopalarla, bastonlarla Yusufun sırtına, kafasına vurmağa başlarlar. Netice'de ayrılan pehlivanlar berabere ilan edilir. Her iki pehlivanımız da neticeden memnun değildir. -
BATI KARADENİZParçalı ve az bulutlu geçecek.
Sabah saatlerinde iç kesimlerinde hafif yükseklerinde orta şiddette zirai don olayı ile birlikte yer yer pus ve sis hadisesi bekleniyor.
BOLU °C, 15°C
Parçalı ve az bulutlu
DÜZCE °C, 18°C
Parçalı ve az bulutlu
KARABÜK °C, 18°C
Parçalı ve az bulutlu
ZONGULDAK °C, 12°C
Parçalı ve az bulutluORTA ve DOĞU KARADENİZ
Parçalı çok bulutlu, Gümüşhane, Bayburt ve Artvin'in iç kesimlerinin yağmurlu,
sabah saatlerinde karla karışık yağmur ve yer yer kar yağışlı geçecek
Sabah saatlerinde iç kesimlerinde hafif yükseklerinde orta şiddette zirai don olayı bekleniyor.
AMASYA °C, 17°C
Parçalı çok bulutlu
ARTVİN °C, 13°C
Çok bulutlu ve hafif yağmurlu, sabah saatlerinde karla karışık yağmurlu
SAMSUN °C, 14°C
Parçalı çok bulutlu
TRABZON °C, 11°C
Parçalı çok bulutlu -
Parçalı ve çok bulutlu, Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş ve Bitlis çevrelerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı,
Erzincan, Tunceli, Iğdır, Van ve Bingöl çevrelerinin yağmurlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah saatlerinde bölge genelinde hafif yer yer orta şiddette zirai don olayı bekleniyor.
ERZURUM °C, 7°C
Parçalı çok bulutlu ve aralıklı hafif karla karışık yağmur ve kar yağışlı
KARS °C, 9°C
Parçalı çok bulutlu ve aralıklı hafif karla karışık yağmur ve kar yağışlı
MALATYA °C, 16°C
Parçalı çok bulutlu
TUNCELİ °C, 14°C
Parçalı çok bulutlu, öğle saatlerinde yağmurlu -
Bir kaç gündür alfabetik sıralama yapmaya çalıştım,
Tekrarlar mutlaka vardır.Okuyan üyelerimiz ve misafirlerimiz kusura bakmasınlar..
Baştan sona bir sıralama şimdi yapmam çok zor olacak böyle devam ediyorum ^^Aykıra: ters aksi yön veya ters yanlış iş yapmak,gitmek,kesmek
Alat:yabani armut
Alıç:yabani meyva adı
Aladı:çabuk
Anneç:karşı taraf
Ağız,ilk ağız:doğum yapan hayvanların ilk sağım sütüne denir
Andaval:salak,ahmak,
Aperlo:hoparlör
Beleme:bir şeyi rasgele sürme,yayma eylemi
Börülce:fasülye
Bilemek:kesici aletleri bileylemek,keskin hale getirmek
Celep,cambaz:hayvan alıp satana denir
Cıscıvlak:boşta kalmak,herşeyini yitirmek
Cıscıbıldak:çıplak
Çakıldak:hayvanların üzerinde kalan pisliklerin serleşmesi
Çentik:kesici aletle ahşapta iz bırakmak
Çorak:Evlerin üzerini sıvamak amacıyla kullanılan toprak çeşidi
Çat:Kuyu,çeşme bulunan yerin,yol ile kesişmesi
Çevre:mendil
Değnek:sopa
Dünemek:kümes hayvanlarının yüksek yere çıkması,uykuya çekilmesi
Dıkamak:kapatmak,engellemek
De:haydi
Dürmek:katlamak,düzeltmek
Dinmek:yorulmak
Ditmek:pamuk ve yünü kabrtmak(döşek,minder ve yastık kabartmaya da denir
Dakışmak:birisiyle kavga etmek,hır çıkarmak
Elcik:sap,tutmak için kullanılan parça.
Eğleme:avutmak,oyalamak
Eğleşmek:Bir yerde beklemek,zaman geçirmek
Etraf:çevre,yöre
Fıydırmak:Atmak,fırlatmak
Folluk:tavukların yumurtlama yeri ve orada devamlı bırakılan yumurtaya denir
Ganmak:doymak (genelde su içene denir(daha ganmadın mı?)
Gırklık:Koyun ve keçilerin yünlerini kesmeye yarayan makasa denir
Gırkılmak:saç,sakal kestirmek,traş olmak
Ganırma:alet ile bir şeyi zorlama,kaldırma,ayırma
Gırnata:klarnet
Govcu:dedikokuducu
Govleşme:dedikodu etme
Gevmek:bir şeyi ısırarak iz bırakmak
Gocuk:mont
Gubarmak:kabarmak,
Gıdım:Azcık,bir parça
Gursak:mide
Gıran giresice:soyu tükensin,var olan bitsin
Gurk tavuk:civciv için,yumurtaya yatan tavuk
Gıran:taşlık verimsiz arazi
Gıyı:kenar,uç
Goma:şuna bak(hele goma)
Durago:bekle(gidego,yatago,gelego:gitmeye devam et,yatmaya devam et,gelmeye devam et)
İliman:limon
ileşber:çiftçi
Ünnemek:çağırmak
Kayırma:birini kollamak,arka çıkmak
Karaçalmak:iftira etmek,suçlamak
Karaltı:Yetersiz ışıkta beliren gölge (üzeri örtülü yere de denir)
Kuytu:ıssız sakin,rüzgar soğuk almayan yere de denir
Kımçı:Kamçı
Mezer:mezar
Musallat:Birini düşman bellemek,tahrik etmek
Melmel bakmak:şaşırmak
Nemelazım:ne gerek var,bana ne
Neyleyen:banane
Netcen:ne yapacaksın
Ötürü:sebeb
Pörsümek:bozulmak,buruşmak
Paklamak:temizlemek,süpürmek
Payam:badeM
Sargın:birbirine bağlı,kollama işi
Seyrek:nadir,az
Sekirat:ölümden önceki an,(sekirata binmiş-ölmeye yakın kişiye denir)
Sürütme:çok gezen kadına denir
Sürekli:devamlı tekrarlama
Sürek:devamlılık,(süreğe gitme takip etmek,av)
Şavk:ışık
Sinmek:saklanmak
Sıkma:gömlek
Takat:güç
Taytay:bebeğin ilk ayağa kalkıp durmayı becermesi
Tat:aksi laf anlamaz
Tebelleş olmak:birine takılmak,asılmak,sataşmak
Türemek:üremek,çoğalmak
Uçkur:genelde şalvarın vucutta durması için kullanılan,ipten,bezden yapılan kemer vazifesi gören
Üleşmek:bölüşmek,paylaşmak
Ünneme:çağırma
Ütmek:yenmek,kazanmak
Ürkmek:korkmak
Üzerlik:nazar için yapılan muska,çörek otundan yapılan boyun veya omuza tutturulan
Yakınmak:ah vah etmek,dert yanmak
Yaygı:sofra altına konulan bez
Yarayişli:faydalı
Yeltenmek:denemek
Yeğnilmek:hafiflemek
Yetmek:bir hayvanı bir yere götürme,yanında gitme
Yüğürme:büyük baş hayvanların doğum yapması
Yılgın,yılmak:Yenilgiyi kabul etme,bıkmak,usanmak
Zikke:Çayırda hayvanları otlatırken uzaklaşmamaları için yere sabitlenen,ucunda ip bulunan sivri metal -
;(;( fena olmuş,panzer onarımı dediler ama..Açıklama gelir
-
Yakın çekim ve yavaşlatılmış görüntüler harika :thumbsup:
-
Real Salt Lake - Vancouver Whitecaps maçında kısa sürede sahayı kar kapladı
Maç öncesinde hava durumunun gayet iyi olduğu Rio Tinto Stadı'nda ikinci yarının başında bir anda kar yağışı başladı.
Kısa süre içerisinde saha karla kaplandıHarici İçerik www.youtube.comDış kaynaklardan gömülen içerik, izniniz olmadan görüntülenmeyecektir.Harici içeriğin etkinleştirilmesi yoluyla, kişisel verilerin üçüncü şahıs platformlarına aktarılabileceğini kabul edersiniz. Gizlilik politikamızda bununla ilgili daha fazla bilgi verdik. -
Parçalı ve az bulutlu, zamanla batı kesimlerinin çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.
Sabah saatlerinde Göller yöresinde hafif şiddette zirai don olayı bekleniyor.
ADANA °C, 25°C
Parçalı bulutlu
ANTALYA °C, 22°C
Parçalı ve az bulutlu, zamanla çok bulutlu
BURDUR °C, 18°C
Parçalı ve az bulutlu, zamanla çok bulutlu
HATAY °C, 23°C
Parçalı bulutlu -
Bu defa bir video..Sivrisineğin yavaşlatılmış kanat sesi sonunda,bir normal yavaş dinleyin,ayarlardan bir tık daha dusurun birde öyle dinleyin
Harici İçerik www.youtube.comDış kaynaklardan gömülen içerik, izniniz olmadan görüntülenmeyecektir.Harici içeriğin etkinleştirilmesi yoluyla, kişisel verilerin üçüncü şahıs platformlarına aktarılabileceğini kabul edersiniz. Gizlilik politikamızda bununla ilgili daha fazla bilgi verdik. -
Ya fener gitsin şampiyonlar liği ne yada galatasaray başaksehir yapamaz oralarda haksızmıyım.
Aynen katılıyorum :thumbup:
-
forum kasıyor bir sıkıntı var ama dur bakalım
Akşamdan beri sıkıntı var