Bir nasihat etmiş rahmetli diyelim,b in musibetin birinden kurtarmış sizleri abim
sorma abim valla dönüm noktası orasıymış, aslında Rabbimin hikmeti ki o adama o irade ile orada bizleri görmesini sağlamış işin boyutuna bak hey yüce ALLAHIM!!!
Yorum bırakmak için üye olmanız gerekir
Zaten hesabınız var mı? Oturum açın.
Şimdi giriş yapTopluluğumuzda yeni bir hesap için kaydolun. Bu kolay!
Yeni bir hesap oluşturBir nasihat etmiş rahmetli diyelim,b in musibetin birinden kurtarmış sizleri abim
sorma abim valla dönüm noktası orasıymış, aslında Rabbimin hikmeti ki o adama o irade ile orada bizleri görmesini sağlamış işin boyutuna bak hey yüce ALLAHIM!!!
Fener Yarıfinalde.
Bugün hava gayet sıcaktı.Artık yağış zamanı :D
Bu gece başlayacak olan yağışlar yarın öğleden sonra daha da kuvvetlenecek.
Özellikle GFS nin soğukları biraz daha artırması beni umutlandırdı.
Kar görürsem fotoğraf atarım.
Murat bey. trakyada ve kar görmek güzel tabi olası durumlar hele ki bu soğuklarda bir hayli fazla ihtimal var.
FORDUN BÜYÜSÜ.....
1985 Model aynı bu renkte; kısa burun bir ford transitimiz vardı. 1987-1997 senelerinde Rami-Eyüp de oturduğumuz yıllarda bu arabada geçti çocukluğum.
Hele ki bir anım vardı ki, 1996 senesi idi. yaz mevsimiydi ama gün ve ayını hatırlamyorum. Sultangazi eski adının sultançiftliği olduğu yıllarda yeni mahallede bulunan dükkanımızın önünde araba sabit bir vaziyette iken kardeşim ile arabanın içine binmiş, direksiyonu çevirerek araba kullanır gibi çocukluğun vermiş olduğu hisle araba sürme sevdamı bu arabada atarken kardeşim de yanımda muavin yaparken, tam da o esnada dükkanın yanı başında bulunan elektirkçi celal abi bizim yanımıza gelerek: "Çocuklar inin arabadan, oynamayın bak! el frenini indirirsiniz, Allah korusun bir şey olur." demesi ile arabadan bizi indirdi. İndirdi ki; o an kızmıştım da açıkçası çocuk edası ile, oyuncağımızdan uzaklaştırılmıştık açıkçası kardeşim ile.... arabadan indik, 5 dakika geçti geçmedi dükkana girdik babamlar ve bir kaç akraba dükkanda otururken, bir gürültü koptu ki, ama yok böyle bir gürültü....AMAN ALLAHIM!!!!
Dışarıya bir engame ile fırladık.... Babam annem ve büyüklerimiz tutuşmuş etrafa bakıyorlar.... Aman Allahım! ortalık yangın yeri gibiydi... Bizim ford transit yerinde yok 200 metre ilerde ters dönmüş tekerler bir yerde plakları bir yerde araba darma duman olmuş vaziyette...... Annem babam da 5 dakika öncesinde arabada olduğumuzu düşünerek bizi arabada sanmışlar ...sonra hayal meyal annemin eteğini tutarak...Anne ben burayım dediğimi hatırlar gibiyim.... Olay ise tam biz dükkanda oturduğumuz esnada arabaya bir tane sarhoşun arkadan vurması ile( hızını siz düşünün o sarhoşun ) kendi arabası üstü açık arabaya dönmüş ve yanmış vaziyette; bizim ford transit takla atmış ve altında az ilerde oracıkta durakta bekleyen masum bir vatandaş can cekişiyor... o Gün bize zindan olmuştu işin asıl tarafı arabaya sarhoş vurmuş arabamız ters takla atmış tekerler bir yerde camlar bir yerde,ve altında kalan bir masum vatandaş ... ve sonrasında adam kurtuldu. bize vuran araç şöförü polis tarafından göz altına alındı ve karakola götürüldü...gazeteciler dahi geldi düşünün yani .(sanırım TGRT) İDİ. haberlerde de çıktık o gün....
Bu olayın maddi hasarından çok aslında size vermek istediğim kahramanlık öyküsü şu idi dostlarım; bizi aradaban indien o elektirikçi celal abi eğer :hadi çocuklar inin arabadan" diye kızıp arabadan çıkarmasaydı..
Belki bugün ben de kardeşim de hayatta değildik. Veya olsak da nasıl olurduk onu bilemem.....
Yani işin kısa özeti hayatta size kızan bağıran bir büyüğünüze sakın öf bile demeyin... o an kötü gibi gelebilir. Ancak sonrasında iyiliğini elbette göreceksinizdir.
Misal celal usta gibi... bizi kurtaran adam gibi..... Ne yazıkki geçtğimiz senelerde bu celal abi de Hayatını kaybetmiş, ona da Allahtan rahmet diliyorum akıma gelmişken... Rabbim o iyiliğinin ve amellerinin hürmetine abimizi mekanını cennet eylesin.... AMİN.!!!
(Evet dostlar bu olay bizzat ben ve kardeşimin 1996 yılında talihsiz ve bir o kadar ders niteliğinde olaydır) yeri gelmişken anlatayım dedim....Sevgiler saygılar foreversystem...
Türkiye Kupası'nda Kasımpaşa, Çaykur Rizespor'u Eleyerek Yarı Finale Çıktı
Ziraat Türkiye Kupası'nda Kasımpaşa, 2-0'ın rövanşında Çaykur Rizespor ile 2-2 berabere kalarak yarı finale yükseldi.
HSYK'dan Yeni Kararname: 31 Hakim ve Savcını Yeri Değişti
HSYK tarafından yayımlanan kararnameye göre, 31 hakim ve savcının yeri değiştirildi.
İLK 11'LER BELLİ OLDU
Fenerbahçe: Volkan, Şener, Kjaer, Skrtel, İsmail, Topal, Josef, Alper, Aatıf, Lens, Moussa Sow
Kayserispor: Ahamada, Douglao, Kana Bıyık, Levent, Hakan, Nguemo, Traore, Rotman, Sow, Umut Bulut, Welliton
Fenerbahçe-Kayserispor Maçının İlk 11'leri Belli Oldu
Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finali rövanşındaki Fenerbahçe-Kayserispor karşılaşmasının ilk 11'leri belli oldu.
Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finalinde Fenerbahçe, 3-0 kazandığı maçın rövanşında Kayserispor'u Ülker Stadı'nda konuk edecek. Arda Kardeşler'in yöneteceği mücadele saat 20:30'da ATV'den naklen yayınlanacak.
Yeni gördük uzatma nen artist kafana balyozu vururum bak :lol: :lol:
@FOREVERSYSTEM hocam sağolun gelin birlikte İçelim. :thumbup: :aha da bu: :aha da bu:
İçtik işte aifyet olsun der insan :lol:
İstanbulda süper bir enverziyon var. Havada nefes alsan duman çıkyor. Hafif sis olmuşmuş
FELSEFENİN ALANLARI
Felsefe başlıca 7 alandan oluşmaktadır. Bunlar Bilgi Felsefesi, Bilim, Varlık, Ahlak, Siyaset, Sanat ve Dini Felsefesidir. Şimdi bunları sırasıyla tanıtalım.
Bilgi Felsefesi (Epistemoloji)
Bilgiyi bir sorgulama nesnesi olarak görüp, bilginin ne olduğu, doğru bilginin mümkün olup olmayacağıma da doğru bilginin kaynağının ne olduğu gibi sonlar soran felsefe disiplinidir.
Bilim Felsefesi
Felsefe bilimlerin ortaya çıkmasında son derece etkili olmuştur. Felsefe ve bilimlerin tarihleri, yöntemleri ve özellikleri ne kadar farklı olursa olsun her zaman bir birliktelik göstermişlerdir. Felsefe için, bilimin kendisi, yönteminin ne olması gerektiği, bilimsel temellendirmelerin ne şekilde yapılması gerektiği gibi konular bir sorgulama alanı olmuştur. Bilim felsefesi bu alanda sorulan sorular ve yapılan çalışmalardır.
Varlık Felsefesi (Ontoloji)
Varlık nedir? Var olmak nedir? Varlık var mıdır? gibi sorular sorarak gerçek varlığı, varlığın özünü araştıran felsefe disiplinidir. Soyut ve somut varlık alanları gerçek varlığın hangi alanda yer aldığı, varlığın görünen kısmından ziyade varlığın özünün ne olduğu gibi konular varlık felsefesinin alanı içinde yer alır.
Ahlak Felsefesi (Etik)
Ahlak, bireyin davranışlarını yaşadığı topluma ve döneme göre biçimlendiren, değerler yönelten töreli kurallar bütünüdür. Bu davranışlar toplum içerisinde anlam kazanır. İnsan yaşamındaki ahlaksal kuralları, ahlaki değerleri, ideal ahlaki davranışları sorgulayan felsefe disiplinine ahlak felsefesi ya da etik denir.
Siyaset Felsefesi
Siyaset kelime olarak işleri düzene koymaktan gelir. Günümüzde devlet işlerinin, kamusal görevlerin yerine getirilmesi, yönetilmesi, düzene koyulması anlamlarını içermektedir. Siyaset felsefesi ise bireyin temel haklarından, bir yönetimi meşru kılacak temellere kadar birçok sorunu inceler. Ayrıca insanlar için ideal olan devlet toplum düzenini kavramsal olarak ortaya koymak için çalışır.
Sanat Felsefesi (Estetik)
Sanat nedir? Estetik nedir? Estetik değerler neye göre belirlenmelidir. Sanat eserinde önemli, olan sanatçının ne anlatmak istediği mi, yoksa sanattan ne anlaşıldığı mıdır?… gibi sorular sanat felsefesi içinde yer alır.
Din Felsefesi
İnsanlık tarihi kadar eski olan dini, bir kavram olarak ele alarak, dini özünü, ilkelerini, anlayışı sorgulayan, din üzerine düşünen felsefe dalına din felsefesi denir.
Toplumsal paranoya riskimiz yüksek
“İnsanlar için birincil olan güven içinde olduğunu hissetmektir” diyen Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeni biriyle tanıştığımızda ya da yeni bir ortama girdiğimizde hepimizin (bilinçli olsun ya da olmasın) ilk düşüncesi, ‘Bu bir dost mu düşman mı?’ veya ‘Burası güvenli mi yoksa tehlikeli mi?’ sorularıdır. Bu sorulara olumlu yanıt verilmesi halinde gevşememiz ve olağan halimizi sürdürmemiz münkündür. Ancak soruların yanıtı olumsuzsa gergin ve tetikte olup kendimizi korumak adına 5 duyumuzu açar, riskli saydığımız her tür ipucunu arar hale geliriz. Böyle durumlar bakışımızı yanlı hale getirip buluttan nem kapmamıza neden olur.
Temel güvenlik hissinin zedelenmesi paranoya gelişiminde önemli bir tetikleyicidir. İçinde yaşadığımız toplumdaki huzursuzluk, savaş riskleri, belli grupların tehlikeli olarak damgalanması paranoid bir tutumun oluşturulmasını teşvik etse de kişinin bire bir paranoya hastası olmasına neden olmaz. Paranoid tutum; gruplaşmaların, empatinin ağır hasar görmesinin, toplumsal diyaloğun güçleşmesinin en önemli nedenlerindendir. Türkiye iç ve dış politikalarıyla bu riski taşıyan ülkeler arasında yer almaktadır.
Olmadık şeylerden hesap sorarlar
Paranoyası olan kişilerin en yakınlarına bile güvenmedikleri için, ilişkilerinde sürekli huzursuzluk ve gerilim bulunduğu belirtiliyor. Sık sık yakınlarını arayıp kontrol etme, olmadık şeylerden hesap sorma, öfkeli tepkilerinin merkezi yapma ve onların hayatlarını kısıtlamaya çalışarak psikolojik travma yaşatmanın tipik özellikler olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin yakınlarında çeşitli psikiyatrik ve tıbbi hastalıkların geliştiği görülüyor. Paranoyak kişilerin çocuklarında özgüven yetersizliğiyle birlikte sosyal fobi ve benzeri kaygı bozuklukları gelişebileceği gibi, toplum düzenine aykırı, saldırgan ve isyankâr kişilik yapılanmaları da oluşabiliyor
Tedavi edilmezse ne olur?
Paranoyanın tedavi edilmemesi durumunda kişinin yakınlarının duygusal ve fiziksel istismar ve şiddete maruz kalabildikleri, bu konuda yasal sorunlar yaşanabildiği, kişinin tüm insani ilişkilerinin bundan olumsuz etkilenebileceği için iş kayıplarının, boşanmaların ve yalnız kalmaların yaşanabileceği belirtiliyor. Tedavi süresi hastanın klinik durumuna göre değişiklik gösterebiliyor. Kişinin davranış sorunları düzeldikten ve bozulmuş düşüncenin etkisi en aza indikten sonra bile 1-2 yıl ilaç kullanmak gerekebÖNCE KAYGI GÖRÜLÜYOR
Paranoyası olan kişilerde önce kaygı görülüyor sonra da bu kaygıyla birlikte düşünce çarpıklıkları başlıyor. Bu durum çarpıtılmış düşünceler üzerinden algıda seçicilik ve kişinin bozulmuş düşüncesini destekleyen kanıtları biriktirerek yanlış yorumlara yol açabiliyor.
Paranoyanın düşmanlık tipi, kıskançlık tipi, somatik (bedensel) tip, erotomanik tip gibi çeşitleri olabiliyor. Sorunla yaşanan stresli duruma tepki olarak geçici şekilde de karşılaşılıyor. Şizofreni ya da duygu durum bozuklukları ise paranoya hastalık tablosunun diğer belirtileri arasında bulunuyor.
Önce kaygı meydana geliyor, ardından oluşan düşünce çarpıklıkları paranoyaya işaret ediyor. Çoğu kişi hastalığının farkında olmadan yaşıyor ve bu hastalık en çok sorun çözme becerisi olmayanlarda görülüyor. Tedaviyle davranış sorunları ve kişinin yakınları üzerindeki olumsuz etkiler hayli azalıyor. Paranoya testimiz sizi, kendinizi bu açıdan değerlendirmeye davet ediyor.
Toplumda çoğu insan paranoyası olduğunun farkına varmadan ve bunun çok önemli problemlere yol açacağını düşünmeden yaşıyor. Oysa sorunun görmezden gelinip tedaviden kaçınılması hem paranoyası olan kişiye hem de yakınlarına büyük zarar veriyor. Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, “Paranoya bir düşünce bozukluğudur ve tedavisinde düşüncedeki çarpıklıklarla yüzleştirme ile alternatif düşünce geliştirmeye yarayan bilişsel psikoterapi tekniklerinin büyük yardımı vardır” diyor.
Psikoloji ile hem ders notları niteliğinde hem de eğitici olan bilgilerinizi buradan paylaşabilirsiniz. :thumbup: