Sistemci5534 tarafından yazılan gönderiler

    Bu konuda geometri ve derecesine göre uzay geometrisi konularında (ilk orta ve yüksek) derece olmak üzere ders notları içerikli veya hem eğitici hem öğretici bilgileri paylaşabilir geometrinin zevkli halini sizlerde yaşayabilirsiniz. ;) iyi forumlar dilerim. ;);)



    Geometri


    Geometri, matematiğin uzamsal ilişkiler ile ilgilenen alt dalıdır (Eski adı: Hendese). Yunanca Γεωμετρία "Geo" (yer) ve "metro" (ölçüm) birleşiminden türetilmiş bir isimdir.
    Geometri, arazi ölçümü sözcüklerinden türetilmiştir. Herodot (MÖ 450), geometrinin başlangıç yerinin Mısır olduğunu kabul eder. Ona göre geometri kavramı Mısır kö­kenlidir. Sözcüğün kullanımı da Eflatun,Aristo ve Thales’e kadar gider. Yalnız Öklid geometri sözcüğü yerine Elements sözcüğünü yeğlemiştir. Elements sözcüğünün Yunanca karşılığı stoicheia sözcüğüdür.
    Bir kümenin üzerine konan ve kümenin ögelerini birbirleriyle ilişkilendiren bir uygun yapı, geometri yapılmasını olanaklı kılar. Bir düzlemin üzerine doğal olarak konacak ve sezgisel uzaklık duygusunu gözetecek "lise geometrisi"nin adı Öklid geometrisidir. Bu geometrinin tarihsel olarak ilginç ve önemli bir özelliği paralellik aksiyomudur. Bu aksiyomu sağlamayan ama geri kalan tüm aksiyomları sağlayan geometrilere Öklid dışı geometriler denir. Bunlara örnek olarak Hiperbolik geometri ya da küresel geometri verilebilir. Ayrıca ölçeksiz bir cetvel, üçgen ve pergelden başka bir şey kullanmadan çalışılan ölçü dışı geometri de vardır.
    Günümüzde kullanılan doğru, yay, ışın, açı ortay, kenarortay gibi birçok temel geometri teriminin Türkçesi Mustafa Kemal Atatürk'ün Geometri adlı eserinde yazılan eserde önerdiği terimlerden yararlanılarak kullanılmaya başlanmıştır.

    100px-Triangle.Isosceles.svg.png
    İkizkenar üçgen
    İlk geometrilerin tümü, kendi doğası nedeniyle sezgiseldir. Bunlar daha çok ilk insanların çevresinde görünen doğal şekillerdir. Bu geometriler daha çok görsel tür­dedir. İkinci olarak şekillerin ölçülmesi aşaması gelir. Dörtgenlerin ve üçgenlerin ölçül­mesi ilk kez Mısır’da Ahmes’in (MÖ 1550) papirüsünde görülür.
    Bu papirüs MÖ 1580 tarihinden önce yazılmıştır, b tabanlı ve h yükseklikli ikiz kenar üçgenin alanının bh/2 olduğu verilmiştir.
    {\displaystyle {\frac {h.b}{2}}=A(ABC)}2f52a4c0c42e7732d7d36a3feae75d50cef7c7b1
    Yine aynı papirüste d çaplı bir dairenin alanının (d-d/9)2yazımına eş değer olduğu yazılmıştır. Bu yazımlara göre pi sayısı yaklaşık olarak 3,1605 dolay­larındadır. Bu formül geometrik şekilden yaklaşık olarak elde edilmiştir.
    {\displaystyle \ A=\pi r^{2}}332023b15bc6025f97d4d3196067a8405d87f4a9
    Bu formülün tabletlerde de olduğu söylenmektedir. Çin’in yerli geometrisi de gelişkin örnekler içerir. MÖ 1100 yıllarında yazıldığı sanılan Çinlilerin ünlü Nine Sections (Do­kuz Bölüm) kitabında dik açılı üçgen ve ispatsız olarak Pisagor teoremi vardır. Daha sonraki Çin geometrilerinde ölçümleri içeren çok zeki buluşlar vardır. Yine geometrik görünümle Pisagor teoreminin ispatı yapılmıştır. Bu geometrik şekille verilen kitabın MÖ 2000 yıllarında yazıldığı sanılıyor.
    Hintlerin yerli geometrilerinde de matematiksel bir ispat yoktur. Daha çok görsel ve deneysel ölçülere dayanan kuralları vardır. Bunlar da o kadar ileri bir geometri oluş­turmaz. Bin yıllık bir süre boyunca kullanılan Yunan geometrisi ise daha çok görseldir. Eski Roma geometrisi daha çok kullanım alanlarına yöneliktir.
    Arazi ölçümleri, şehir yerleşimleri, su kanalları ve savaş sanatında geometriyi Romalılar iyi kullanmışlardır. Fakat bunlar görsel geometriyi fazla kullanmamışlardır. Zaten görsel geometrinin kökeni Yunanistan’da başlamıştır. Bu çalışmalar ilk kez Thales'in (MÖ 600) yapıtlarında görülür. Thales bu teoremleri Mezopotamya’da ve Mısır’da kullandıklarını görür. Altı teoremle önderlik eder ve bu teoremlerin ispatını yapar. Matematikte ispat yapma Thales’le başlamıştır. Thales’in bu ispatları zamanla kaybol­muş ama ondan sonra bunları öğrenenler gelecek kuşaklara aktarmıştır. Bin yıl süren bu görsel Yunan geometrisi zamanla gerilemiş ve yeni bir çalışma getirilmemiştir.
    Batı Avrupa’nın uyanmasından önceki yüzyıla kadar Yunan kültürünü ve geomet­risini tam olarak Müslümanlar anlamıştır. Yunan klasiklerini, geometrilerini, fen bilimlerini ve felsefelerini Arapça’ya çevirmişlerdir. Fakat ne Öklid’in ne de Apollonius’un çalış­malarına gözle görünür bir katkı yapmışlardır. Okullaşma olma­dığı için gelecek gençlere bu çeviriler öğretilmemiş, bu kitaplar sadece neredeyse bir süs olarak sarayda kalmıştır. Yaptıkları hizmet, kaybolmaya yüz tutmuş Yunan klasiklerini, matematiksel üretimini ve düşüncelerini Arapça çevirileriyle Avrupa’ya iletmişlerdir.
    230px-Woman_teaching_geometry.jpg
    Kadın Geometri öğretiyor. Orta Çağ'ın başlangıcında Öklid'in Unsurlar'ının (Elements) çevirisinin canlandırılması (yaklaşık 1310)
    Avrupa’daki karanlık çağda biri Boethius’un (510) diğeri de Öklid’in (MÖ 300) Sements isimli kitabı vardı. Bunlardan sonra Gerbert’in (1000) ve Fibonacci’nin (1202) geometrileri sayılabilir ama bu geometriler İskenderiye geometrilerinden ileri bir dü­zeyde değildi. Avrupa’nın geometrisine büyük katkı 1242 yılında ilk baskısı yapılan Öklid geometrisi oldu. Zaten çok iyi düzenlenmiş ve yazılmış olan bu geometriler Avrupa’ya hızla yayıldı ve her tarafında bilinir oldu. Öklid’in geometrisinin ardından yavaş yavaş geometri ürünleri ortaya çıkmaya başladı. On yedinci yüzyılın başlarında analitik geo­metri ve 1639 yılında da Desargues’ın (1593-1662) izdüşüm geometrisi basıldı. Ana­litik geometri Descartes (1596-1650) ve Fermat (1601-1665) tarafından aynı dönem­lerde yapıldı. Fermat yaptığı çalışmaları yayınlamadığı için analitik geometrinin bulun­ması onuru Descartes’e verildi. Analitik geometri kısaca geometri ile cebir arasındaki ilişkidir diyebiliriz. Geometri ile cebir arasındaki ilişkiyi ilk kez Descartes çıkar­dığı için büyük bir matematikçi olmuştur. Desargues’ın izdüşüm geometrisi matematikçilerin dikkatini çekmiş ve on dokuzuncu yüzyılda çıkacak olan geometricilere coşku ve esin kaynağı olmuştur.
    Analitik geometri bulunduktan sonra Apollonius’un (MÖ 262-190) konikleri sen­tetik ve analitik olarak yeniden incelenmiştir. Sadece konikler değil, eski Yunan geo­metrisi yeniden analitik olarak gözden geçirilmiştir. Sentetik geometrinin tüm problemleri bir kez de analitik olarak kanıtlanmıştır.

    Bu bölümde felsefe alanı ile alakalı ders notu içerikli veya eğitici, öğretici bilgileri paylaşabilirsiniz. ;) iyi forumlar ;)

    FELSEFE NEDİR?
    – Felsefe kişinin kendisini ve çevresini anlama, yorumlama, açıklama ve gerçeği arama çabasıdır.
    FELSEFENİN GENEL ÖZELLİKLERİ
    – Felsefe, bilgi edinmeye değil bilgi aramaya yönelik bir faaliyettir.
    – Felsefede cevaplardan çok sorular önemlidir.
    – Felsefe, insanı ve evreni bir bütün halinde kavramaya çalışır.
    – Felsefe, bir bilin değildir ancak bütün bilimler felsefeden doğmuştur.
    – Felsefenin yöntemi her zaman için bilinçli, tutarlı, sistemli bir düşünme yöntemidir.
    – Felsefi sistemler kendi içerisinde tutarlıdır. Fakat genel- geçer bir niteliğe sahip değildirler.
    FELSEFENİN YARARI
    – Felsefe kişide merak ve kuşku uyandırır.
    – Felsefe bilinçlenmeyi ve görüş açımızın gelişmesini sağlar.
    – Demokrasinin gelişmesini ve işlemesini sağlamaktadır.
    – Yeni bilim dallarının ortaya çıkmasını sağlar.
    – Felsefe insana hemen her konuda akıl yürütebilmesini sağlar.

    Bu bölümden kimya alanı ile ilgili ders notu içerikli ve eğitici ve öğretici bilgileri paylaşabilirsiniz. ;) iyi forumlar ;)

    Kimya, maddenin yapısını, özelliklerini, birleşimini, etkileşimlerini, tepkimelerini araştıran ve uygulayan bilim dalıdır.[1][2] Kimya bilimi daha kapsamlı bir ifadeyle, maddelerin özellikleriyle, sınıflandırılmasıyla, atomlarla, atom teorisiyle, kimyasal bileşiklerle, kimyasal tepkimelerle, maddenin hâlleriyle, moleküller arası ve moleküler kuvvetlerle, kimyasal bağlarla, tepkime kinetiğiyle ve kimyasal dengenin prensipleriyle ve benzeri konularla ilgilenir. Kimya'nın ana alt bilim dalları, analitik, anorganik, organik kimya fizikokimya ve biyokimyadır.

    Bu bölümden biyoloji konusuna ait ders notu içerikli ve hem eğitici, hem öğretici bilgilerinizi paylaşabilirsiniz. ;) iyi forumlar ^^


    Biyoloji


    Bilim

    100px-PrirodneNauke.svg.png
    Formal bilimler
    Fiziksel bilimler
    Yaşam bilimleri
    Sosyal ve
    Davranışsal bilimler
    Uygulamalı bilimler
    Disiplinlerarası bilimler
    Bilim felsefesi ve
    bilim tarihi
    Bilim portalı
    Kategori

    Biyoloji veya canlı bilimi, canlıları inceleyen bilim dalı. Biyoloji ile ilgilenen bilim insanına biyolog denir.
    Biyologlar, tüm canlıları; tüm gezegeni kaplayan küresel boyuttan, hücre ve molekülleri kapsayan mikroskobik boyuta kadar onları etkileyen önemli dinamik olaylarla birlikte inceleyen, biyoloji bilimiyle uğraşan kişilerdir. Birçok süreci bünyesinde barındıran hayati süreçlerden bazıları; enerji ve maddenin işlenmesi, vücudu oluşturan maddelerin sentezlenmesi, yaraların iyileşmesi ve tüm organizmanın çoğalmasıdır.
    Hayatın gizemleri, tarihteki tüm insanları etkilediğinden; insanın fiziksel yapısı, bitkiler ve hayvanlar hakkındaki araştırmalar tüm toplumların tarihlerinde yer bulur. Bu kadar ilginin bir kısmı, insanların hayata hükmetme ve doğal kaynakları kullanma isteğinden gelmektedir. Soruların peşinden koşmak, insanlara, organizmaların yapıları hakkında bilgi kazandırdı ve de yaşam standartları, zamanla yükseldi. İlginin bir diğer kısmı ise, doğayı kontrol etme isteğinden çok, onu anlama isteğinden gelmektedir. Bu araştırmaların ilerletilmesi, bizim dünya hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmiştir.
    Biyolojinin; botanik, zooloji ve tıp gibi birçok dalı eskidir. Ancak, bunları tek bir kategori altında toplayan "biyoloji", ancak 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu bilimin gelişmesiyle, bilim insanları, bütün yaşayan varlıkların, ortak bazı özellikler taşıdıklarını anlamışlardır. Bu nedenle de varlıkların bir bütün içerisinde incelenmesinin yararlarını kavramışlardır. Biyoloji, günümüzde, en önemli bilim dallarından biridir: Tüm yeryüzündeki biyoloji ve tıp dergilerde, yıllık bir milyon makaleden fazla yayımlanmaktadır.[1] Aynı zamanda, biyoloji, yeryüzündeki tüm okullarda öğretilen ana derslerden biridir.
    Biyoloji, bu kadar fazla konuyu kendi kapsamı altında topladığı için birçok dallara bölünmüştür. Organizma türüne göre bu bilimdalını bölen yöntem; bitkileri inceleyen botanik, hayvanları inceleyen zooloji ve son olarak da mikroorganizmaları inceleyen mikrobiyolojiyi ana dallar olarak alır. Bazı bölme yöntemleri ise, incelenen organizmaların derecesine göre bu ayrımı yapmaktadır: Bu sistem; hayatın temel kimyasını inceleyen moleküler biyolojiyi, hayatın temel yapı taşları olan hücreleri inceleyen hücre biyolojisini, organizmaların iç organlarının çalışmasını inceleyen fizyolojiyi, organizmaların dış görünüşlerini inceleyen morfolojiyi ve organizmaların birbirleri ve çevreyle ilişkilerini inceleyen ekolojiyi, biyolojinin anaimesi, Yunanca hayat anlamına gelen βίος (bios)'la, 'incelemesi' anlamına gelen λόγος (logos)'un, birleşmesiyle oluşmuştur. Göründüğü kadarıyla kelime, günümüzde kullanılan anlamıyla ilk defa, Gottfried Reinhold Treviranus'un Biologie oder Philosophie der lebenden Natur'unda (Biyoloji ya da yaşayan Doğanın Felsefesi) (1802) ve Jean-Baptiste Lamarck'ın Hydrogéologie'sinde (Hidroloji) (1802) kullanılmıştır. Kelimenin kendisi ise 1800'de Karl Friedrich Burdach'a atfedilse de, kelime Michael Christoph Hanov'un 1766'da basılan Üçüncü Cilt'inde, Philosophiae naturalis sive physicae dogmaticae: Geologia, biologia, phytologia generalis et dendrologia başlığıyla yer bulmuştur.

    Bu konudan matematik alanı ile ilgili ders niteliği içeren bilgileri ve araştırmalarınızı paylaşabilirsiniz. Hem öğrenin hem öğretin mantığı ile bir çok seviyede( ilk,orta,yüksek) derecede matematik alanı ve bu alanların daha geniş niteliği olan Trigonometri içerikli ders notlarınızı paylaşabilirsiniz ;) iyi forumlar ;)

    Matematik, (Yunanca μάθημα matema, "bilgi, çalışma, öğrenme") nicelik, yapı, uzay ve değişim gibi konularla ilgilenir. Matematikçiler ve filozoflar arasında matematiğin kesin kapsamı ve tanımı konusunda görüş ayrılığı vardır.
    Matematikçiler örüntüleri araştırır ve bunları yeni konjektürler formüle etmekte kullanırlar. Bu konjektürlerin doğruluğunu veya yanlışlığını matematiksel ispat yoluyla çözmeye çalışırlar. Matematiksel yapılar gerçek fenomenleri iyi modelize ettiklerinde matematiksel düşünce doğa hakkında tahmin yürütmemizi ve onun iç yüzünü anlamamızı sağlayabilir. Matematik soyutlama ve mantığı kullanarak ve sistemli çalışmayla fiziksel objelerin biçimlerini ve hareketlerini saymayı, hesaplamayı ve ölçmeyi mümkün kılar ve böylece gelişir. Pratik matematik yazılı kayıtlardan beri insan etkinliği olagelmiştir. Matematik problemlerinin çözümü için gerekli araştırma yıllarca hatta yüzyıllarca süren bir çaba gerektirebilir.
    İlk titiz kayıtlara Yunan matematiğinde rastlanır. (Özellikle Öklid'in Elementler kitabında.) Giuseppe Peano (1858-1932), David Hilbert (1862-1943) ve diğerlerinin geç 19 yüzyılda belitsel sistemler üzerine kurdukları çalışmalarından beri matematiksel araştırmada doğruyu kurmanın geleneği değişti. (Artık uygun olarak seçilen aksiyom ve tanımlardan titiz bir şekilde tümdengelim yapılmaktadır.) Matematik Rönesans'a kadar görece yavaş gelişti. Sonra matematikteki yenilikler diğer yeni bilimsel keșiflerle etkileșerek matematiksel keșiflerde günümüzde hala devam eden hızlı bir artış sağladı.
    Galileo Galilei (1564-1642) "Kainat dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, matematik dilinde yazılmış; harfleri üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksızın kitabın bir tek sözcüğünü anlamaya olanak yoktur. Bunlar olmaksızın yapılan karanlık bir labirentte amaçsızca dolaşmaktır." Carl Friedrich Gauss (1777-1855) matematiği bilimlerin kraliçesine benzetmiştir. Benjamin Peirce (1809-1880) matematik için bilimlerin sonuçlarının çizilmesi için gereken bilim demiştir. David Hilbert "Biz burada gelişigüzel konuşmayız. Matematik şart koşulan rastgele kuralların olduğu bir oyun gibi değildir. O yalnızca içsel gerekliliğin olduğu kavramsal bir sistemdir, aksi hiçbir şey değil." Albert Einstein (1879-1955), "Matematik kesin olduğunda gerçeği yansıtmaz, gerçeği yansıttığında kesin değildir." Fransız matematikçi Claire Voisin, "Matematikte yaratıcı itki, her yerinde kendini ifade etmeyi denemesidir." der.
    Matemetik dünya genelinde doğa bilimleri, mühendislik, bilişim ve finans gibi birçok alanın temel aracıdır. Uygulamalı matematik, matematiksel bilginin diğer alanlara uygulanmasıyla ilgilidir.Bu uygulamalar sayesinde istatistik ve oyun teorisi gibi tamamıyla yeni matematik disiplinleri doğmuştur. Ayrıca matematikçiler soyut matematikle akıllarında herhangi bir kullanım olmadan da yalnızca matematik yapmak için uğraşırlar. Soyut matematikle uygulamalı matematiği ayıran belirgin bir çizgi yoktur. Soyut matematikteki keşifler sıklıkla pratik matematik uygulumalarının başlatıcısı olurlar.

    Bu bölümden türkçe konulu, ders niteliği taşıyan ve edebi metin içerikli notlarınız paylaşabilir, hem eğitici hem de öğretici bilgiler edinebilirsiniz. ;) İyi forumlar ;)

    Türkçe ya da Türk dili, batıda Balkanlar’dan başlayıp doğuda Hazar Denizi sahasına kadar konuşulan Altay dillerinden biridir. Yaşı, en eski hesaplara göre 8500 olan Türkçe, bugün yaşayan Dünya dilleri arasında en eski yazılı belgelere sahip olan dildir. Bu belgeler, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki alıntı kelimelerdir.[12] Türk yazı dilleri içinde Oğuz sahası yazı dillerinden Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Başta Türkiye olmak üzere eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulan Türkçe, dünyada en fazla konuşulan 5. dildir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.[13] Bundan ötürü kullanılan herhangi bir eylem üzerinden istenildiği kadar sözcük türetilebilir.[14] Türkiye Türkçesi bu yönünden dolayı diğer Türk dilleriyle ortak ya da ayrık bulunan onlarca eke sahiptir.[15] Türkçe çok geniş kullanımıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra, genel itibarıyla “özne-nesne-yüklem” biçimindeki cümle kuruluşuna sahiptir.
    415px-Turk%C3%A7eKonu%C5%9FanDa%C4%9F%C4%B1l%C4%B1m.png
    Türkiye Türkçesi konuşanların dünya üzerinde yayılımı
    Resmi Dil
    Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Cumhuriyeti, Makedonya (Şehir seviyesinde), Kosova,Irak (Bölgesel)
    1.000.000 dan fazla konuşan
    Almanya
    500.000 - 1.000.000 arası konuşan
    Bulgaristan, Suriye
    100.000 - 500.000 arası konuşan
    Fransa, Hollanda, Belçika, Birleşik Krallık, Avusturya, ABD, Özbekistan,Azerbaycan, Rusya
    25.000 - 100.000 arası konuşan
    Yunanistan, Avustralya, Kanada, Meksika, Rusya, İsveç, Danimarka, İsviçre, Romanya
    25.000 az konuşan/ hiç konuşmayan
    Kalan ülkeler
    Türkiye Türkçesi, batıdan doğuya doğru Balkanlar, Ege Adaları, Anadolu, Kıbrıs, Orta Doğu olmak üzere Avrupa ve Asya kıtalarında yazı dili ve çeşitli ağızlarıyla konuşulmaktadır. Aynı grupta yer aldığı diğer Oğuz grubu yazı dilleri de bu sahanın doğu ve güneyinde; Kafkaslar, Azerbaycan, İran, Hazar Denizi’nin güneydoğusunda konuşulmaktadır.
    “İstanbul ağzı”, Türkiye Türkçesi yazı dilinin kaynağı olarak kabul edilir; yazı dili bu ağız temelinde oluşmuştur. Anadolu ağızlarında ve Türk yazı dillerinin bazılarında bulunan "açık e" (/ǝ/), "hırıltılı h" (/ḫ/) ve "öndamaksıl n" (/ŋ/) sesleri, İstanbul ağzı dolayısıyla yazı dilinde de yoktur. Ayrıca yine diğer Türk lehçe ve ağızlarında bulunan /q/, /w/ gibi fonemler de bulunmaz.

    Bu başlıktan fizik alanı ile ilgili ders notlarınızı ve hem öğretici, hem eğitici bilgilerinizi paylaşabilirsiniz. ;)


    Fizik (Antik Yunanca: φύσις fisis “doğa”) maddeyi, maddenin uzay-zamanda hareketini enerji ve kuvveti de kapsamak üzere bütün ilgili kavramlarla birlikte inceleyen doğa bilimidir. Daha genel olarak, evren ile ilgili nasılları cevaplamak için doğanın genel bir analizidir.
    Fizik en eski akademik disiplinlerden biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belli branşları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.
    Fizik, diğer disiplinleri etkilemesi bakımından da önemlidir. Bunun nedeni kısmi olarak ondaki gelişmelerin genellikle teknolojiye uygulanmasıyken, fizikteki yeni fikirlerin matematik ve felsefe gibi diğer disiplinleri etkilemesinin katkısı da büyüktür. Örneğin, elektromanyetik ve nükleer fizikteki yenilikler günümüz toplumunun gelişmesinde önemli yer tutan televizyon, bilgisayar, elektrikli ev eşyaları, nükleer silahlar gibi ürünlerin, termodinamikteki yenilikler motorlu taşımanın, mekanikteki yenilikler kalkülüsün gelişmesine neden olmuştur.


    • 1Kapsam ve amaçları
    • 2Bilimsel metot
    • 3Teori ve deney
      • 3.1Matematik ve diğer bilimlerle ilişkisi
    • 4Felsefi îmalar
    • 5Tarih
      • 5.1Tanınmış teorik fizikçiler
    • 6Temel teoriler
    • 7Araştırma alanları
      • 7.1Yoğun madde fiziği
      • 7.2Atomik, moleküler, nükleer ve optik fizik
      • 7.3Manyetizma ve elektrik fiziği
      • 7.4Yüksek enerji/parçacık fiziği
      • 7.5Astrofizik
    • 8Temel fizik
    • 9Uygulamaları ve etkileri
    • 10Güncel araştırmalar

    Bu konudan coğarafya ile ilgili ders niteliği taşıyan veya hem eğitici hem öğretici bilgiler paylaşarak bilgi alışverişinde bulunabilirsiniz. ;) Herkese iyi forumlar dilerim. ?(:)

    Coğrafya, insanlar ve yer (mekân) ile bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca gaia (yer) ve gráphein (yazmak, betimlemek) sözcüklerinden türemiştir. türkçesi Yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes (M.Ö 276-M.Ö194) olmuştur[1]. Gregg ve Leinhardh (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar.[2]

    • Birincisi bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır (örneğin dağlar, ırmaklar, denizler vb.).
    • İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (örneğin yanardağ gibi).
    • Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (örneğin yağmur ormanlarının tahribi).
    • Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.

    Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir. Bunlardan ilk üçü coğrafyanın dayanak ilkeleridir. Sonuncusu ise coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin söylenişidir.
    Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi beceriler, yerler, fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir[2].
    Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir. Coğrafya bir sosyal bilimler dalıdır

    Bu başlıkta tarihi ders notlarınızı paylaşabilir. Hem eğitici hem öğretici olması açısından çeşitli bilgilerden faydalanmayı sağlayabilirsiniz. :) İyi forumlar ;)

    Tarih geçmişteki insan ve insan topluluklarının bütün faaliyetlerini yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisi kurarak, belge ve bulgular ışığında inceleyen bilim çalışır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin tüm bilgilerin, olayların vuku bulduğu dönemin şartları göz önüne alınarak, mümkün olduğunca nesnel bir şekilde sunulması ile oluşur. Tarih, yaşanan olayların bir daha yaşanabilmesi gibi bir olasılık olmadığından diğer bilimler gibi deney ve gözleme dayanamaz.
    Tarih; geçmişteki insanların neler yaptıklarını, neden ve sonuç ilişkisi dahilinde, yer ve zaman göstererek, belgeler ışığında objektif olarak incelediği için bir bilim kabul edilir.
    Tarih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçe istoria, istorien sözcüğünden gelmektedir. (Latince: Historia, İtalyanca: Storia, Fransızca: Histoire, İngilizce: History, Almanca: Historie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.

    • 1Tarihi kaynaklar ve yöntem
      • 1.1Kaynakların Sınıflanması
        • 1.1.1Yazılı kaynaklar
        • 1.1.2Sözlü kaynaklar
        • 1.1.3Kalıntılar
        • 1.1.4Çizili, Sesli ve Görüntülü Kaynaklar
        • 1.1.5Birinci el kaynaklar
        • 1.1.6İkinci el kaynaklar
      • 1.2Kaynakların kullanımı
    • 2Tarih Yazıcılığı Çeşitleri
      • 2.1Hikayeci Tarih Yazıcılığı
      • 2.2Öğretici Tarih Yazıcılığı
      • 2.3Araştırmacı Tarih Yazıcılığı
    • 3Diğer Bakışlar
    • 4Tarihin yararlandığı bilimler