- Resmi Gönderi
Her ne kadar Turgut Özakman yorumlarında Allah ile bu savaşların bir alakası yoktur desede,iki kitabında da öyle sahneler kaleme almış ki...Asıl konumuz Özakman değil zaten,daha önce yazılan kitaplarda da ele alınan ve kulaktan kulağa yayılan destansı olaylardan iki sahne..Arkadaşlar gözümüzde canlardırmaya çalışalım lütfen..
Kurtuluş savaşını anlatan Şu çılgın Türkler kitabından
15.Tümenin 38.alayı mevzideydi.Hele ağır makinalı tüfeklerden biri,ilerde tek başına çok elverişli bir yer tutmuş,düşmana göz açtırmıyordu.Yunan birlikleri tekrar taarruza kalktıklarında tüfek arıza yaptı.Abdurrahman çavuş arızayı arıyor telaş ve heyacandan bulamıyor,üzüntüyle gözlerinden ip gibi yaş akıtıyordu.Teğmen Şevket uzaktan bağırdı.''iğne mahfazasına bak''Muhafaza o kadar kızmıştıki el dokundurulmuyordu.Makineli tüfeğin Karadenizli erlerinden biri mahfazayı kara başlığı ile tutup çıkardı arıza anlaşıldı.İğnenin ucu kırılmıştı.Yeni bir iğne takmak için kırık iğneyi çıkarmak gerekliydi ama iğne çıkaracağı bir türlü bulunamıyordu.Yunanlılar iyice yaklaşmışlardı.Abdurrahman çavuş başlığa asılı olan mahfazayı yakaladı,dişleri,dudakları,dili cayır cayır yanarak,kızgın iğne kovanını dişlerinin arasına sıkıştırıp çevirdi kırık iğneyi çıkarıp yenisini taktı.Çevreye yanık kemik ve et kokusu yayıldı.Dakikada 500 mermi atan makineliyi çalıştırdı..
Çanakkale savaşını anlatan Diriliş kitabından
Ateş altında da topbaşında kalarak karşılık vermeye koyuldular.Vurulanın yerine hemen yedeği geçiyordu.Savaş hızlanmıştı,büyük mermilerin cephanelikten kaldıraçla alınıp kapı önünde küçük vagona yüklenmesi,vagonla topun yanına taşınması,topun asansörüne verilmesi,yukarı çıkarılması,topa yerleştirilmesi Mecidiye'deki askere iyice uzun gelmeye başladı.Sabırları taştı,yürekleri köpürdü!190 kilo 215 kilo ağırlığındaki mermileri,cephaneliğin kapısı önünde kaldıraçtan sırtlarına alıp koşa koşa topların asansörlerine taşımaya başladılar..Mermilerin ağırlığından kemikleri çatırdıyor,kasları eziliyor her yanlarından ter fışkırıyordu.Bu sırada öteki askerler de ciğerlerinin olanca gücüyle tekbir getirerek arkadaşlarının canlarına can katıyorlardı.Olağanüstü bir durumdu.Teğmen Fahri gözyaşlarını tutatamadı..
Bu vatanın nasıl ayakta kaldığı ve nasıl ayakta kalabileceğine en güzel örnekler..Ruhları şadolsun

gibi uludular
Evlerin hemen hemen hepsi düz bir zemin ve toprak örtüydü.Evler bitişik olduğundan top oynayacak,koşacak kadar alan vardı bunun için sadece bizim evin üstü yeterdi.En çok kar kakmada hoşuma giden komşuların birbirlerine evlerin üzerindeyken laf atmaları,dertleşmeleriydi.Kar yağmışsa her yerden bir ses yükselirdi her sabah,erkenden herkes evlerinin üzerindeki karları temizlemeye çıkardı.

içilirdi evimizde.Bazen sadece gazeteye sarılı küçük 100 gram çayla eve gelirdi.Hazineydi mübarek bizim için.Bazende gramı belli olmayan bir külah içinde çayla gelirdi buda parasız hatır için verilendi. Bakkallar biraz işin stok yolunu tercih ettiklerinden ellerinde mutlaka çay,sigara, tüp,yağ,gaz bulunurdu..

Geceleri hasat başladığında ise maceralar çoğalır bu seferde harman geceleri başlardı.Köpeklerle harman beklemek,orada gökyüzüne bakarak uyumak adeta masal gibiydi.Orada uykuya yatmadan yer içer oyunlar oynardık. Her yer arpa buğdaydan oluşan dağ gibi ıramazlar vardı.Iramaz,buğday veya arpa Vs.gibi tahıl ürünlerinin üstüste yığılıp tepeler yapılmasına denir.Velhasıl tv yok,pc yok,cep yok neşe oyun çoktu.. KIŞI İSE YAZMAM GEREK AZ MOLA


ile hazır kıta..İşlem şöyle ,hortumun ucuna bir huni etmişler,huniden suyu ettikleri zaman bişey olmuyor,sadece karnınız ileri doğru büyüyor :boks: (tecrübe bizde ettik yalan yok)ammaaaa 2 


