HAVA ANI

    • Resmi Gönderi

    30 TEMMUZ 2017

    Anıtkaya notları diyelim.

    "len Nori , televizyonu açta acansları dinliyem" bu sözlerin sahiplerini hiç unutamam. Köy kahvesinin bu çeşnisini hiç bir yerde bulamazsınız . Müşterisi belli eğlencesi sadece sohbet ve televizyon olan kahvemiz.

    O zamanlar köyde sanırım 4 kahvehane vardı ve sadece birisinde oyun oynanmazdı. Takanın kahve bizim mekandı . Sahibine taka nori derlerdi 2016 da rahmetli oldu, mekanı cennet olsun.. . Nuri abimiz yüzü sarı, beyaz ne denir bilmem, solgun yüzlüydü . Bazı rahatsızlıkları vardı ta o zamanlardan.İnce ve uzun boylu bir abimizdi. Güleç ve bir o kadar da latife seven, taşı gediğine koyan bizim nori dayımızdı. Ben ve arkadaşım İbrahim onun baş müşterisi, çalışanı, bozuk para yiyicisiydik. Allah razı olsun ondan çok anlayışlı adamdı rahmetli taka dayım . Mekan eski bir yerdi. Toprak ve düzdü üzeri, içerde 3-5 masa, kullanmaktan, elle tutulmaktan, adeta ışıl ışıl yanan allı güllü eski sandalyeleri vardı. Duvar kenarları tahta oturaklarla dönülmüş, önlerine masalar konmuştu. Küçük sayılan bir yerdi ve bizimdi.. Taka dayı bizim yaşlarda oğlu olmasına rağmen bizide evlat sayardı. Borçları vardı ve oğlu kamyon şoförlüğü ediyordu, o arada gelir giderdi kahveye. Taka dayı sen işine bak iki kişi burada durmayalım sende maaş kazan demişti. Kendi zaten senelerce kamyon şoförlüğü yapmış ustaydı. Her gün oradaydık, ben arada saman veya sıvaya gider biraz para bulurdum ama İbrahim okulu bitirmiş görev bekliyordu, öğretmendi, beklemek ona yakışır dedim .Her gece çaya dağıtıma yardım ederdik taka dayıya.Geç saatlere kadar kalırdık kahvede, Nuri dayı millet gidince ben gidiyorum haydi iyi geceler der, kasadan kağıt paraları alır kaçardı.

    Bozuk paralar bizimdi :D çok olsada asla onları almazdı. Hiç birşey demezdi ama biz anlardık. Sigara ve günlük ihtiyaçlar taka dayımızın kasadandı.. Anahtar onda ve bizde kalırdı. O gidince kahveyi süpürür düzenler ve çayıda demler verirdik gözüne.. Hey gidi günler hey.İbrahimin ataması olmayınca bir güzel kışı da o kahvede geçirdik. Kömür odun bol yak babam yak. Herkes gidince Çaylar la cam kenarına otırurduk, soğuk bizde dillere destandır. İçerden sıcak vurur, camlar kenarlarından buzlanmaya başlardı. Hele karda yağdığı zaman :2: o büyük sokak lambasında görsel şovlar olurdu. Lamba tam karşıda ve bulunduğu alan köyün en geniş alanıydı. Geç saatlere kadar oturur bazen ezanıda okuturduk. İçeri sıcak ve basık olunca bir zaman sonra neredeyse İbrahim ile birbirimizi göremezdik dumandan ^^ kapı açardık. İçerden dışarıya bir kütle çıkardı ki sormayın gitsin, mübarek kümülüs bulutu sanırsınız .Bulut adı bilmem az salladım..

    Sabah karda buzda sabah namazından sonra takaya hucum başlardı. Camilerden çıkan herkes bizim mekana koşardı.O saatte hatırı sayılır bir müşteri olurdu. Biz kalmışsak dayımız pek sevinirdi.Çayı hazır kahve sıcak değme keyfine.Taka dayı sıkıntıları olduğundan sadece büskivi yerdi ama her gün her sabah. Evde ise çorba. Saman işi bizde çoktur. Saman arabaları sahipleri ve çalışanları, camii müşterileriyle çakışır oturacak yer olmazdı kahvede.Buluşma yerleri tek açık ve çayı olan yer takanın kahveydi çünkü. O sene hem kış hem kahve işini hiç aklımdan çıkaramam.

    • Resmi Gönderi

    1Eylul 2019 buda

    93 harbi yazmıştı atalım buraya


    YAŞADIĞIM GERÇEK BİR OLAYDIR

    2016 senesinde Aralık ayının sonlarındaydık hava diğer kışlara göre daha soğuktu ve yaklaşık 2-2.5 haftadır yağmur kesintisiz yağıyordu her mersinli bu duruma alışıktır sonbahar ve kışta gerçekten çok fazla yağış alan şehirlerdeniz ve neredeyse her kış 2-3 defa aşırı yağış,sel gibi durumlardan okullar tatil edilir .

    okuldan eve dönmüştüm saat 5 civarıydı e tabi bizim buralarda kış ve sonbaharın sonunda hep çamur olur çamurlara basmamaya dikkat ederek eve doğru devam ediyordum yağmur yağıyordu ve şiddetliydi evdede sürekli yaptığım ve çok sevdiğim kış aktivitelerinden biri olan terasta yağmuru ve gök gürültüsünü seyrederken bir yandan kulaklıkla müzik dinleyip bir yandanda sıcak çikolotamı içiyordum saat ilerledikçe yağmur şiddetini arttırdı ve saat 11.00 da o kadar şiddetlendiki yani nasıl anlatılır bilmiyorum resmen yağmur damlalarının arasında mesafe yok gök gürleye gürleye yağıyor o kadar sert o kadar güçlü ki ve sabaha kadar hızını koruyarak yağdı ve bende dahil tüm Mersin uyanıktık sabah 5 te okula doğru yola çıkmam saat 4.30 da uyanmam gerekiyordu normalde bu tür yağmurlarda anında resmi yazı gelir okul tatil olurdu ama bu sabah öyle olmadı benimde devamsızlığım fazla olduğu için mecburen okula gitmek zorunda kaldım babam beni okula bırakırken yollar perişan bir haldeydi su tekeli tamamını kaplamıştı resmen bazı yerlerde diz boyu su vardı yürüyerek 10 dk. olan yolu araba ile 40. dakikada aldık hiç trafik olmamasına rağmen ve yağmur dehşet bir şekilde yapmaya devam ediyordu babam beni okula bıraktı sınıfta sadece ben vardım kimse okula gelmemişti babam gittikten 30-40 dk sonra resmi yazı gelmişti okulda mahsur kalmıştım ve sınıfları çoktaan su basmıştı tuvaletler su altında kalmıştı resmen bir de okul yeni yapılmıştı bu yüzden fazla dayanamadı suya babam 1 saat sonra beni aldı arabayla dizlerime kadar pantolonum su içindeydi ve hava 5-6? dereceydi eve varana kadar nasıl zatüre olmadığımı bende bilmiyorum eve vardık ve yağmur akşama kadar etkisini sürdürdü sonra yavaşlayarak devam etti ...

    • Resmi Gönderi

    Dün biraz eski aş Ogmeş çorbası konusu geldi gündeme.Benimde çocukluğum da yediklerimiz geldi aklıma.

    Şimdi imkan var ve her şeye ulaşmak mümkün.Kücüklüğümde yediklerimin tadı hala damağımda.

    Kuru ekmek varsa onu suyla ıslatır sadece tuz eker yerdik.Simdi şeker tuz vermek yok çocuklara:) Kuru ekmeği ıslatır yararsınız içine bolca toz şeker dönersiniz yapış yapış yersiniz,öyleydi yani.Kuzine ve sobada kalan ekmek veya eski ekmekleri kıkırdak ederlerdi.Sicak kuzine veya soba üzerinde takır takır olana kadar kalırdı.

    Onları al direk ye veya bir taşa su koyup ıslat baş tuzu üzerine yumul.Kıkırdak nefis olurdu.

    Taze ekmek varsa tuz, kırmızı toz biber bir taşa dök ve yumuşak ekmeği üstüne baş ve ye.Bunun adına da "Ankara peyniri"derlerdi:bakiskacirma:

    Yaz aylarında ise ekmeği eline al koş bahçeye soğan,sarımsak, domates otur aralarına ye kalk.En iyi imkan oydu, tabiki bahçeniz varsa ve ekmisseniz.