Evren Hakkında Tüm Bilgiler Ve Uzay İstasyonları

  • 2004 yılında keşfedilen ve siyah rengi nedeniyle Antik Mısır’ın “karanlığın ve kötülüğün tanrısı” Apophis’in adı verilen göktaşının sanıldığından daha büyük olduğu ortaya çıktı.

    Önceki gün yine Dünya’ya 14.5 milyon kilometre yaklaşan Apophis’in çapının 270 metre değil 325 metre olduğu hesaplandı. Bu da siyah göktaşının kütlesinin tahmin edilenden yüzde 75 daha büyük olduğu anlamına geliyor. Avrupa Uzay Ajansı’ndan astronomlara göre bu büyüklükteki bir göktaşı Dünya’ya çarparsa Hiroşima’ya atılan atom bombasından 25 bin kat daha büyük bir etki yaratabilir. Göktaşı karaya düşerse, Türkiye büyüklüğünde bir alandaki bütün canlıları yok eder.�

    OLASILIK YÜZDE 2.7

    Bilim insanları şimdi Dünya’ya bu denli risk yaratan göktaşının çarpma olasılığı hesaplamaya çalışıyor. Yedi yıl önce göktaşının 2013’ten sonra 2029 ve 2036’da Dünya’ya yeniden yaklaşacağı hesaplanmıştı. Apophis’in 2036 ziyaretinde çarpma olasılığı 25 binde bir gibi çok düşük bir olasılık. Asıl kritik olansa 2029 ziyareti. Bazı uzmanlar Apophis’in Dünya’yı vurmasının yüzde 2.7 gibi yüksek olasılık olduğunu iddia ediyor.

    ...

    • Resmi Gönderi

    Çin, Yapay Ay Projesiyle 24 Saat Gündüzü Yaşayacak

    Çin'in yapay ay görevi üstlenecek ve Güneş'in ışığını Dünya'ya yansıtacak bir uyduyu, uzaya göndereceği bildirildi. Çin'in bu projeyle, 6 bin 400 kilometrekarelik alanı aydınlatacağı ifade edildi.

    Şinhua ajansının haberine göre, ülkenin güneyindeki Sıçuan eyaletine bağlı Çıngdu kentinde geliştirilecek uydunun yapımı 2020 yılına kadar tamamlanacak ve Güneş'in ışığını Dünya'ya yansıtmak için devasa aynalar taşıyacak. Yapay Ay adlı uydudan üç tane üretilerek 2022'de uzaya gönderilmesi planlanıyor.

    24 SAAT BOYUNCA AYDINLIK

    Kentteki Sistem Bilimi Araştırma Enstitüsü Başkanı Vu Çunfıng, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, gerçekleştirdikleri araştırma çerçevesinde yapay Ay'ın yörünge ayarı, açılma ve aydınlatma gibi kontrollerinin 2020'de tamamlanacağını söyledi. Vu, uyduya dev aynaların yerleştirileceğini ve bu uyduların 24 saat boyunca sürekli aydınlanma sağlayacağını belirtti.

    'AY IŞIĞINDAN SEKİZ KAT DAHA PARLAK'

    Uydunun Güneş'ten Dünya'ya yansıtacağı ışığın 3 bin 600 ila 6 bin 400 kilometrekarelik alanı aydınlatacağını ifade eden Vu, ışımanın yoğunluğunun Ay ışığından sekiz kat fazla parlak olmasını beklediklerini dile getirdi.

    Vu, Dünya'dan 500 kilometre uzaklıktaki bir yörüngeye yerleştirilecek yapay Ay'ın ışık yoğunluğunun ayarlanabileceğini ve insanlar tarafından gökyüzünde sadece bir yıldız şeklinde görüneceğini ifade etti.

    KARANLIKTA KALAN NOKTALAR AYDINLATILACAK

    Söz konusu yapay Ay'ın özellikle sivil alanda kullanılacağına dikkati çeken Vu, uydunun 50 kilometrekarelik bir alanı aydınlatmak için kullanılması durumunda 1,2 milyar yuan tutarında elektrik masrafından tasarruf etme imkanı sağlayacağını ve deprem gibi doğal afetler meydana geldiğinde yeryüzünde karanlıkta kalan kör noktaları da aydınlatabileceğini belirtti. Çin'in haricinde Rusya da daha önce yapay Ay çalışmaları denemiş ancak teknik sorunlar nedeniyle başarı sağlayamamıştı

    cin-yapay-ay-projesiyle-24-saat-gunduzu-yasayacak-11346998_8858_m.jpg

    ALINTIDIR

  • Termosfer Güneş’teki leke hareketliliği yüksek olduğunda ısınıyor, az olduğunda soğuyor. Uzmanlar, Güneş’te benzer bir uyku evresine 18’inci yüzyılda rastlandığını ve o dönemin tarihe ‘Mini Buzul Çağı’ olarak geçtiğini hatırlatarak “Süreç böyle devam ederse, birkaç ay içinde Uzay Çağı’nın rekor soğuklarına hazırlıklı olmalıyız” dedi.

    Termosferde soğuma giderek hissedilmeye başlanacak

    Küresel Isınma son dönemde Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) üzerine en çok mesai harcadığı konuların başında geliyor. Yeni iklim araştırmasını yayınlayan NASA’nın verileri pek iç açıcı değil. Zira kurum önümüzdeki dönemde rekor seviyede soğuk beklediklerini açıkladı.

    Dr. Tony Philips ve Kıdemli Araştırma Bilimcisi Martin Mlynczak yaptıkları araştırma sonucunda Güneş’in eskisi kadar verimli olmadığını ve bu etkilerinin gitgide hissedilmeye başlanacağını belirtti. Yapılan uydu çalışmalarında Termosfer’de soğuma ve buna bağlı daralma olduğu dikkatleri çekmiş durumda.

    Nitrik oksit seviyesi olması gerekenden 10 kat düşük

    NASA Kıdemli Araştırma Bilimcisi Martin Mlynczak nitrik oksit seviyesinin olması gerektiğinden 10 kat kadar daha düşük olduğunu belirterek, çok yakında uzay çağı için rekor soğukların görülme ihtimalinin bulunduğunu belirtti. Mlynczak bunun için henüz yeterli seviyenin oluşmadığını ancak birkaç ay içinde olabileceğini de ekledi. Geçtiğimiz yıl NASA tehlikenin boyutunu gözler önüne sermek için 1880’den günümüze olan değişikliği gösteren materyalleri yayınlamıştı.

  • Bu insanoğlu herşeye burnunu sokmayı beceriypor şimdide yetömedi yapay ay yapacaklarmış :thumbdown:

  • 1-] İlk olarak Uluslararası Uzay İstasyonu tam 16 ülke tarafından inşa edildi.Bu ülkeler ABD,Rusya,Kanada Japonya, Belçika, Brezilya, Danimarka, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, İsviçre ve Birleşik Krallık’dır. İnşa eden ülkeler arasında maalesef Türkiye yer almamaktadır.

    Uluslararası Uzay İstasyonu Yönetim Merkezleri.

    Uluslararası Uzay İstasyonu Yönetim Merkezleri.

    2-] Uluslararası Uzay İstasyonunun genişliği 109 metredir. Yaşanabilir alan ise 837 m3 tür. Ayrıca şu ana kadar yapılmış en pahalı yapıdır. Maliyeti yaklaşık olarak 150 milyar dolar tutmuştur.

    3-] İstasyondaki astronotların temel görevlerinden bazıları: Arızaları kontrol etmek, istasyon dışında yürüyüşler yapmak, yer çekimsiz ortamda deneyler yapmak, sistemlerin çalışabilirliğini kontrol etmek, günlük rutin işleri sürdürmek ve sağlıklarını dikkat etmek.

    4-] Uluslararası Uzay İstasyonun da 2 adet tuvalet bulunmaktadır. Bu tuvaletlere bırakılan idrar tekrar arıtılarak içme suyu olarak kullanılır. Dışkılar ise tuvaletlerin vakumlu sistemleri sayesinde kolayca paketlenir ve atılır.

    5-] UUİ’deki Astronotlar günde 3 öğün yemek yerler. Bu yiyecekler genelde kuru gıda olmaktadır ve yer çekimi olmadığından dağılmaması ve bozulmaması adına ambalaj içerisindedir. Yani gıdalar kullan at şeklindedir. Kullanıldıktan sonra ambalajlar düzgün bir şekilde muhafaza edilmelidir. Gıdalar çeşidine göre farklı şekilde hazırlanmaktadır. Tuz ve baharat gibi malzemeler ise hava kanallarını tıkayabileceğinden ve astronotların gözüne, burnuna kaçabileceğinden sıvı formdadır. Sıvı ihtiyacı ise pipet yardımıyla giderilmektedir.

    6-] Özel odalarda tulumlar eşliğinde uyumaktadırlar. Odalar sadece bir astronotun sığabileceği şekilde tasarlanmıştır. Yer çekimi olmadığından astronotlar uyku sırasında sağa sola çarpabilir ve uykuları kaçmakla birlikte yaralanabilirler. Bunun için tulum içerisinde uyurlar. UUİ’de uyumak çok zahmetli olduğundan her 5 astronottan 4 ü uyku ilacı sayesinde zar zor uyuyabilmektedir. Astronotların standart uyku süresi 8 saattir. Astronotlardan tarafından uyku sırasında sık sık kabuslar görüldüğü bildirilmiştir.

    İstasyondaki uyku kabinlerine yakından göz atmak isterseniz aşağıdaki videoyu inceleyebilirsiniz.

    7-] Uluslararası Uzay İstasyonun da Astronotlar günde yaklaşık 2 saat spor yapmak zorundadır. Eğer spor yapmazlarsa yer çekimi olmadığından dolayı kaslar yumuşar, zayıflar ve kas kayıpları meydana gelir. Fakat bildiğimiz gibi ağırlık kaldırmazlar. Çünkü uzayda yer çekimi yoktur. Bu sebepten ötürü istasyona özel egzersiz aletleri bulunmaktadır.

    8-] Astronotlar UUİ’de günde 16 gün doğumu 16 da gün batımına tanık olur. İstasyonun hızı saatte yaklaşık 27.600 kilometredir. İstasyonun Dünya etrafındaki tur sayısı yüz binin üzerindedir. Dünya etrafındaki bir turunu yaklaşık 93 dakikada tamamlamaktadır.

    9-] Astronotlar, yoğun ve stresli işler sonucunda biraz eğlenceye ihtiyaç duyarlar. Bunun için belirli boş zamanları mevcuttur. Bu zaman zarfında oyun oynayabilir, müzik dinleyebilir, kitap okuyabilir, aileleriyle iletişim kurabilirler. Ek olarak bolca pencere bulunduğu için sık sık istasyondan çevreyi, gün doğumunu/batımını izleyebilirler.

    10-] Dünyaya en yakın uzaklığı 392 kilometre en uzak olduğu mesafe ise 406 kilometredir. Yani Dünya’nın alt yörüngesinde dolanmaktadır. (Alçak Dünya Yörüngesi)

    Ayrıca Uluslararası Uzay İstasyonunda hangi elektrikli eşya astronotlar ve kozmonotlar tarafından kullanılmaktadır? diyorsanız hemen söyleyelim: Espresso makinesi… İtalyan astronot Samantha Cristoforetti’nin istasyona alışması için ona gönderilen bir hediye aslında. Sonuçta kim güne bir kahveyle başlamak istemez ki?

    ...

    • Resmi Gönderi

    Devasa, tuhaf, tek parça... NASA uzmanları Antarktika'da keşfetti.

    NASA buldu!

    NASA uzmanları, kırılmanın son dönemde meydana geldiğini tahmin ediyor. Kırılan alanın büyüklüğü 5 bin 800 kilometrekare

    Dikdörtgen biçimdeki buz, Antarktika Yarımadası’nın doğusundaki Larsen C buz sahanlığı yakınlarında görüldü.

    NASA buldu!

    NASA uzmanları, Güney Kutbu ile Atlas Okyanusu arasındaki en büyük buz sahanlığından çok yakın zamanda koptuğunu ifade ediyor.

    Uzman Kelly Brunt, “Bunu farklı yapan şey, neredeyse tamamen düzgün bir kare olması” dedi.

    20 Temmuz 2018 tarihinde Antarktika'da sıcaklık 20 derecenin üstüne çıktı.

    NASA buldu!

    Geçen yıl meydana gelen büyük kırılmanın termal görüntüsü. Tarih, Temmuz 2017.

    NASA buldu!

    ALINTIDIR

  • NASANIN MARS İÇİN YAPTIĞI AÇIKLAMA:

    Mars'ı keşfetmek için tekerleklere ihtiyacınız yok.

    NASA'nın InSight uzay aracı, Kasım ayında dokunduktan sonra güneş panellerini yayacak, robotik bir kol ortaya çıkaracak ve yanınızda kalacaktır. Uzay ajansının roversinden farklı olarak InSight, tüm bir gezegeni sadece bir noktadan incelemek için tasarlanmış bir arazi aracıdır.

    Bu yerleşik bilim, InSight'ın marsquakes ve heat dahil Mars yüzeyinin altındaki jeofizik sinyalleri tespit etmesine izin veriyor. Bilim adamları ayrıca Mars'ın rotasyonundaki yalpalamaya bağlı olarak değişen uzay aracından gelen radyo sinyallerini de izleyebilecekler. Bu yalpalamayı anlamak, gezegenin çekirdeğinin katı olup olmadığının gizemini çözmeye yardımcı olabilir.

    InSight'ın bilimini nasıl yürüttüğü hakkında bilmeniz gereken beş şey var.

    1. Inightight Gezegendeki Her Yerde Quakes Ölçebilir

    Yeryüzündeki depremler genellikle sismometrelerin şebekeleri kullanılarak tespit edilir. InSight'ın tek bir ismi olan SEIS (İçyapı için Sismik Deney) vardır - bu yüzden bilim ekibi gezegende herhangi bir yerde meydana geldiklerinde sismik dalgaları analiz etmek için bazı yaratıcı ölçümler kullanacaktır.

    SEIS, Mars'tan geçerken deprem ve göktaşı saldırılarından sismik dalgaları ölçecektir. Bu dalgaların hızı, seyahat ettikleri materyale bağlı olarak değişir ve bilim adamlarının gezegenin iç kısmının ne anlama geldiğini anlamasına yardımcı olur.

    Sismik dalgalar şaşırtıcı sayıda lezzetle gelir. Bazıları bir gezegenin yüzeyinde titreşir, diğerleri ise merkezini çeker. Ayrıca farklı hızlarda hareket ederler. Sismologlar her bir sismik olayın nerede ve ne zaman gerçekleştiğini üçgenlemek için bir araç olarak kullanabilirler.

    Bu, InSight'ın Mars'ta herhangi bir yere iniş yapabileceği ve hareket etmeden aynı türden bir bilimin toplanabileceği anlamına geliyor.

    2.InSight'ın Sismometresi Barış ve Sessizliğe İhtiyacı Var

    Sismometreler doğa ile temas halindedir. Sismik dalgaları doğru bir şekilde ölçmek için "gürültüden" izole edilmeleri gerekir.

    SEIS, bir hidrojen atomunun genişliğinden daha küçük titreşimleri algılayacak kadar hassastır. Mars yüzeyine yerleştirilen ilk sismometre olacak ve Viking karaya oturmuş sismometrelerden binlerce kat daha hassas olacak.

    Mühendisler bu hassas hassasiyetinden yararlanmak için SEIS'e bir kabuk verdiler: InSight'ın kolu sismometrenin üzerine yerleştirilen bir rüzgar ve termal kalkan. Bu koruyucu kubbe, rüzgâr esiyorsa aşağı doğru bastırır; Bir Mylar-ve-chainmail etek rüzgarın içeri girmesini önler. Ayrıca SEIS'e, Mars'ın yoğun sıcaklık dalgalanmalarından uzaklaşmak için rahat bir yer verir, bu da aletin yayları ve elektroniklerinde birkaç değişiklik yaratabilir.

    3. InSight Kendinden Dövmeli bir Çivi Vardır

    Hiç çivi çakmayı denediniz mi? O zaman bunu sabit tutmanın anahtar olduğunu biliyorsun. InSight, sabit tutulması gereken bir çivi taşır.

    HP3 (Isı Akışı ve Fiziksel Özellikler Paketi) adı verilen bu benzersiz cihaz, uzun bir bağlantıya takılan bir başak tutar. Başak içerisindeki bir mekanizma, ısı algılayıcıları ile gömülü olan ipliği sürükleyerek yeraltında 16 metreye (5 metre) vuracaktır.

    Bu derinlikte, gezegenin ilk oluşundan bu yana Mars'ta sıkışan ısıyı tespit edebilir. Bu ısı yüzeyi volkanlar, dağ sıraları ve vadilerle şekillendirdi. Mars'ın tarihinde nehirlerin nerdeyse kaçtığını bile belirleyebilir.

    Güvenli bir noktada 4.Inight Can Land

    InSight'ın durgunluğa ihtiyacı olduğu ve gezegendeki herhangi bir yerden sismik ve ısı verilerini toplayabildiği için, uzay aracı mümkün olan en güvenli yere iniş yapmakta özgürdür.

    InSight ekibi, Mars'ın ekvatoru Elysium Planitia adında bir yer seçti - düz bir şekilde ve Mars'taki gibi bir yer sıkıcıydı. Bu, iniş yapmayı biraz daha kolay hale getiriyor, zira daha az iniş, daha az kayalar ve uzay gemisine güç sağlamak için çok fazla güneş ışığı var. InSight'ın çok güç kullanmadığı ve Mars'ın ekvatorundaki bol güneş ışığına sahip olması gerçeği, bilim adamlarının çalışması için birçok veri sunabileceği anlamına geliyor.

    5.Inight Mars 'Wobble Ölçebilir

    InSight'ın güvertesinde, RISE (Rotasyon ve İç Yapı Deneyi) adlı üçüncü bir enstrümanı oluşturan iki adet X-band anteni vardır. RISE'den gelen radyo sinyalleri, gezegenin rotasyonundaki küçük "titremeyi" incelemek için aylar hatta belki yıllar boyunca ölçülecek. Bu yalpalama Mars'ın çekirdeğinin sıvı veya katı olup olmadığının bir işaretidir - gezegenin ince manyetik alanına ışık tutabilecek bir özelliktir.

    Mars Pathfinder'in 1997'deki üç aylık misyonundan bu yana bu yalpalamayla ilgili ayrıntılı veri toplanamamıştır (Opportunity rover'ı 2011'de hala devam ederken kışın dışarıda beklerken birkaç ölçüm yapmasına rağmen). Sabit bir uzay aracının Mars'tan radyo sinyalleri gönderdiği her seferinde, bilim insanlarının ölçümlerini iyileştirmelerine yardımcı olabilir.

    ...

  • MARS HAKKINDA TEMEL BİLGİLER VE YAPISI

    Mars GÜNEŞEe en yakın 4. GEZEGENolmakla yanısıra karasal gezegenlerin sonuncusudur. DÜNYA haric, diğer gezegenler gibi, Mars da adını antik tanrılardan (Roma savaş tanrıları) alır. Mars kahverengimsi – kırmızı renkli bir yüzeye sahip olduğu için o, Kırmızı Gezegen veya Kızıl Gezegen olarak da biliniyor. Kırmızı Gezegen GÜNEŞ SİSTEMİNDE MERKÜRgezegeninden sonra ikici en küçük gezegendir.

    Kütlesi: 641,693,000,000,000 milyar kilogram (Dünyanın 0.107 kadarı

    Ekvator çapı: 6805 kilometre

    Kutup çapı: 6755 kilometre

    Ekvatoryal Çevresi: 21297 kilometre

    Gezegenin yerçekiminden kurtulmak için gereken hız: 5.027 km/s

    Yörüngedeki hızı: 24.07 km/s

    Uyduları: PHOBOS ve DEİMOS.

    Yörünge uzaklığı: 227,936,637 km (1.38 AU)

    Dünyadan Uzaklığı: 78,340,000 km

    Yörünge tamamlama süresi: 686.971 Dünya günü

    Yüzey sıcaklığı: -87 ile – 5° C arasında

    Gezegen hakkında ilk kayıtlar: MÖ 2. yüzyıl, Mısır astronotları tarafından.

    MARSIN DÜNYA ILE KARŞILAŞTIRILMASI

    MARS HAKKINDA BİLGİLER

    MarsİÇ GEZEGENLER‘in sonuncusudur ve Güneşten ortalama 227,936,637 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Güneşe yakınlık mesafesine göre dördüncü gezegendir.

    Gezegen adını antik Roma savaş tanrısına ithafen almıştır. Bu adın ona verilmesi, gezegenin kırmızı olması ve bunun da savaş – kan rengine benzerliğinden kaynaklandığı düşünülüyor.

    Kızıl Gezegen’in yüzeyi Dünya ile benzer bir kuruluşa sahiptir. Gezegenin yerçekimi Dünyanın %37 kadarıdır. Başka bir deyişle Dünyada bir metre zıplamak için kullandığınız enerji ile, Mars’ta üç metre zıplaya bilirsiniz.

    Gezegene şimdiye kadar farklı görevler için fırlatılmış uzay araclarının sayı 40’tan fazladır. Ancak bunlardan yalnız 18 görev başarıyla tamamlandı. İlk başarılı görevi 1964 yılında NASA tarafından fırlatılan Mariner-4 uzay aracı tarafından tamamlanmıştır. 7 yıl sonra, yani 1971 yılında Mars-2 ve Mars-3 uzay aracları, gezegenin yüzeyine indikten kısa bir süre sonra irtibatları kesilmiştir. Sonrakı yıllarda Viking-1, Viking-2, MarsGlobal Surveyor, Mars Pathfinder, Phoenix misyonları başarıyla tamamlanmıştır.

    Kırmızı gezegen Güneş Sisteminde en büyük kum fırtınalarına sahiptir.

    Bu fırtınalar aylarala süre bilmektedir. Aynı zamanda bu fırtınalar zaman zaman Mars’da görev yapan robotlara da zorluklar çıkartmaktadır.

    Dünyada Mars’ın bir parçası bulunmuştur. Bu parça milyon yıllardan fazla bir süre önce Dünya yüzeyine kadar gelmiştir. Marsa yapılan misyonlardan önce, onun toprakları hakkında bu parçanın incelenmesi sonucunda bilgiler alınmıştır.

    Olympus Güneş Sisteminde en büyük dağdır.

    Güneş Sisteminde en büyük dağa Mars ev sahipliği yapmaktadır. Olympus dağının yüksekliği 25 kilometre, çapı ise 620 kilometreden fazladır.

    Gelecekte Marsın halkaları oluşa bilir.

    Bilim adamlarına göre 20 ila 40 milyon yıl sonra, gezegenin uydusu Phobos, yer çekiminden dolayı parçalara ayrılacak ve Kırmızı gezegenin etrafında bir halka oluşmasına neden olacaktır.

    Bazı bilim adamlarına göre Dünyaya yaşam Marsdan gelmiştir. Bu iddialara göre bir kaç milyar yıl öncesinde Marsda canlı hayat olmuştur. Aynı zamanda Marsa yapılan görevlerden önce gezegende akıllı bir yaşam olduğu düşünülmekteydi.

    Marsın Dünyadan sonra kutub buzullarına sahip tek gezegen olduğu biliniyor. Kuzey kutupu Planum Boreum, güney kutupu ise Planum Australe adlandırılmıştır.

    Mars’ın yörüngesi diğer gezegenlerden daha eksantriktir. Ve bu da onun yörüngesinin Güneş Sisteminde olan diğer gezegenlerden en az dairesel olması demektir.

    ...

  • Harici İçerik www.youtube.com
    Dış kaynaklardan gömülen içerik, izniniz olmadan görüntülenmeyecektir.
    Harici içeriğin etkinleştirilmesi yoluyla, kişisel verilerin üçüncü şahıs platformlarına aktarılabileceğini kabul edersiniz. Gizlilik politikamızda bununla ilgili daha fazla bilgi verdik.


    kanalda part part anlatılıyor

    https://www.youtube.com/user/MunchiesandScience/videos

    ...

  • Bilim adamları hala evren üzerine çalışmalarına devam ediyor ve her geçen gün sürekli büyümekte olan sonsuz evren hakkında yeni bilgi ve gerçekleri ortaya çıkartıyorlar. Günlük hayatınızda kullanmayacağınız ancak öğrenince de çılgınca şaşıracağınız, evren hakkındaki 10 enteresan gerçeği sizlerle paylaşıyoruz.

    1 – Evrende milyarlarca galaksi var

    145-e1342617726406.jpg

    Evren milyarlarca galaksiden oluşuyor. Eğer sizin için bu yeterli değilse, her galaksinin de kendine milyarlarca yıldızı bulunduğunu ekleyelim. Bu da yaklaşık olarak 10 milyar trilyon yıldızın evrende var olduğu anlamına geliyor. Tabii ki bu da, henüz keşfedilen evren için geçerli. Eğer bunu rakamlarla yazacak olursak 10,000,000,000,000,000,000,000 yıldız evrenimizde bulunuyor diyebiliriz. Hala daha evrende yalnız insanoğlu bulunuyor diye düşünüyorsanız, bir daha düşünmenizde fayda var.


    2 – Işık hızı saniyede 300.000 metre yol kateder

    229-e1342617778201.jpg

    Işık hızı saniyede 300.000 metre yol katediyor. Eğer bu kadar hızlı bir şekilde hareket edebilseniz bile, dünyamızın içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi’ni geçmeniz 100.000 yıl sürer. O yüzden en iyisi bilim adamları daha iyisini yapana kadar beklemek.

    3 – Güneşten ışınları dünyaya 8 dakikada ulaşır

    328-e1342617843512.jpg

    Güneş ışınlarının dünyamıza gelmesi tam 8 dakika sürüyor. Eğer olur da güneş bir gün kararırsa biz bunu ancak 8-9 dakika sonra fark edebileceğiz. Tabii ki olur da güneş kararacak olursa zaten bizim de 8-9 dakikalık bir zamanımız olmayabilir.

    4 – Jupiter, güneş sistemimizin süpürgesi

    429-e1342617883259.jpg

    Jüpiter, meteorları ve kuyruklu yıldızları kendine çekerek adeta güneş sistemimizin elektrik süpürgesi görevini yapıyor. Eğer Jüpiter olmasaydı, geçtiğimiz günlerde Rusya’ya düşen meteordan daha sık görebilirdik.


    5 – Satürn’ün yoğunluğu sudan az

    527-e1342617922391.jpg

    Satürn’ün yoğunluğu çok ilginç bir şekilde suyun yoğunluğundan azdır. Yani eğer Satürn’ü suyla dolu bir havuzun içine koyabilseydik, gezegen suyun üzerinde bir buz kalıbı gibi yüzerdi.

    6 – Jüpiter diğer gezegenlerden ağırdır

    628-e1342618037390.jpg

    Bilinenin aksine, Jüpiter’in ağırlığı Samanyolu Galaksisi’ndeki tüm gezegenlerin ağırlığının toplamından daha ağırdır.

    7 – Her saniye bir yıldız yok oluyor

    729-e1342618130834.jpg

    Evrenin herhangi bir yerinde bir yıldız neredeyse tüm gezegeni aydınlatacak şekilde patlıyor. Ölen bu yıldızlar bilim adamlarına yeni çalışma ve gözlem alanları sunuyor.

    8 – Kara delikler ölü yıldızların kalıntılarıdır

    828-e1342618188593.jpg

    Kara delikler, ölü yıldızların soğuk kalıntıları olarak bilinirler. O kadar yoğunlardır ki, her ne olursa olsun hatta ışık bile kara deliğinin çekim gücünden kaçamaz.


    9 – Kara delikler tüm galaksilerde vardır

    928-e1342618279489.jpg

    Kara delikler evren boyunca tüm galaksilerde bulunur. Hatta bizim de içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nde de kara delik bulunur.

    10 – Yıldızlar boyutlarına göre isimlendirilirler

    1113-e1342618341740.jpg

    Astronomlar yıldızlara boyutlarına göre isim verirler. Cüceden, süper deve kadar birçok farklı isim kullanırlar. Süper dev, bizim güneşimizden binlerce kez daha büyük bir yıldıza verilen bir isimdir.

    ...

  • Parker Uzay Sondası

    NASA’nın Parker Güneş Sondası 12 Ağustos tarihinde, bir gün gecikmeyle Florida’dan Güneş’e doğru yola çıktı. Tarihte Güneş’e en çok yaklaşacak olan ilk girişim olan uzay aracı, yüzeyine 6,2 milyon kilometre yaklaşacak ve Güneş’e en yakın olduğu anda hızı 700.000 km/saate kadar ulaşacak.

    Proje, NASA’nın Living With a Star Programı’nın (Bir Yıldız’la Yaşamak) bir parçası. Programın hedefi, Güneş-Dünya ilişkilerinin insan hayatına ve topluma en çok etki eden yönlerini araştırmak. Sonda projesi, 2009 yılında açıklandı ve uzay aracı Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı tarafından tasarımına ve inşasına başlandı. Tarihte ilk kez, bir NASA uzay mekiği yaşayan bir insana atfedildi; kendisi Chicago Üniversitesi’nde emeritus profesör olan 91 yaşındaki fizikçi Eugene Parker. Parker, 1958 yılında güneşten yayılan yüklü parçacıklar akımı, yani güneş rüzgârı (solar wind) kavramını ilk ortaya atan kişi olması sebebiyle önemli. Uzay aracına monte edilmiş bir levhada aynı zamanda Parker’ın fotoğrafları, güneş fiziğiyle ilgili çalışmasının makalesi ve bir milyondan fazla insanın ismi yer alıyor.

    Güneşe daha önce de uzay araçları gönderilmiş. Öncüller olan Pioneer serisi (5-9), 1959 yılından başlayarak Dünya ile aynı uzaklıktan Güneş araştırmalarına başlamış. 1995’te Güneş ve Heliosferik Gözlemevi bünyesinde ESA ve NASA ortaklığında gerçekleştirilen uzay uçuşları, Güneş’i gözlemlemekle kalmayıp 3000’in üzerinde kuyruklu yıldız keşfetmiş.

    Görev süresi 6 yıl 321 gün olarak belirlenen Parker sondası, ilk bir buçuk ayını Venüs yolunda geçirecek ve parlak gezegenin yerçekimini kullanarak rotasını Güneş’e çevirecek. Bir buçuk ay sonrasında da Güneş’e en yakın konumuna gelecek (Aralık, 2024 gibi) ve taç küresinde birkaç gün misafir olacak. Sonrasında, soğuk ve karanlık uzay boşluğuna yollanarak Dünya’ya bilgi aktarımına başlayacak.

    Araya biraz da Güneş’in yapısıyla ilgili bilgi kırıntıları serpiştirelim. Dünya’ya en yakın olan yıldız olan Güneş, çoğunlukla hidrojen (~%73) ve helyum (~25%) gazlarından oluşuyor. Güneş atmosferinin içten dışa üç katmanı var; ışıkküre (fotosfer), renkküre (kromosfer) ve taç küre, ya da diğer adlarıyla güneş tacı veya korona.

    Peki, sonda neler bulmayı umuyor? Taç kürenin ve manyetik alanının yapısı, güneş rüzgârının neden hızının değişkenlik gösterdiği ve enerji parçacıklarını ivmelendiren mekanizmalar büyük merak konusu. Güneş rüzgârları, Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin geleceğini yakından etkiliyor ve uzun zamandır araştırılıyor. Örneğin, Mars’ın atmosferinin çoğunun bu yüklü parçacık akımının etkisiyle yok olduğu biliniyor. Hatta güneş rüzgârlarını araştıran bir grup, kendilerini 1999’daki güneş tutulmasında Türkiye’de bile bulmuş. Bunların yanında, taç küreyle ilgili hala gizemini koruyan olgulardan biri de neden Güneş’in yüzeyinden daha sıcak olduğu ve umuyoruz ki, Parker sondasının cevap bulacağı sorulardan biri olacak. Astronomların, Dünya’nın manyetik alanını ve karasal iletişimi zaman zaman engelleyen güneş fırtınaları hakkında çıkarımlar yapmasının da yolu açılacak.

    Sonda bu kadar ısıya ve radyasyona nasıl dayanacak? Taç kürenin sıcaklığı bir ila üç milyon Kelvin arasında (999726.85 °C’den fazla). NASA’nın blog paylaşımlarına göre, Parker’ın güçlendirilmiş, yaklaşık 11.5 cm kalınlığındaki karbon-karbon ısı kalkanı en fazla 1,370 °C’ye dayanabiliyor. İşi oldukça zor; ancak uzayın engin olması ve taç kürenin yoğunluğunun az olması sayesinde, taç küreden yayılan yüksek sıcaklıktaki parçacıkların uzay aracına çarpma olasılığı düşüyor (burada sıcaklık ile ısı arasındaki farkı bilmek önemli; parçacıklar yüksek sıcaklıkta, yani hızlı hareket ediyor; ancak düşük ısıda, yani iletebilecekleri toplam enerji az). Buna ek olarak; beyaz, yansıtıcı özellikli alüminyum yüzeyi emilimi azaltıcı özellik taşıyor ve ortalama bir oturma odasını soğutabilme gücüne sahip soğutucusu da, soğutma sıvısı olarak iyonsuzlaştırılmış su kullanıyor.

    Avrupa Uzay Ajansı’nın da güneşle ilgili projeleri mevcut. NASA ile işbirliğiyle geliştirilmekte olan Solar Orbiter uydusunun 2020’de yine Florida’dan fırlatılması planlanıyor. Dünya’daki hava durumundan bahsetmek bize doğal geliyor, ancak uzayda da ‘hava durumu’nun var olduğunu ve Dünya’yı yakından etkileyebileceğini unutmamak gerek. Üstüne bir de son yıllarda sık sık karşımıza çıkan uzay turizmini, Space X ve Mars One gibi projeleri de ekleyince, fezanın derinliklerinin gittikçe yaklaştığı yadsınamaz hale geliyor.

    ...

  • 13 Aralık 2018 Geminid Meteor Yağmuru

    s-b8815bb17244a7be63a70782fd16b164ab8544c7.webp

    Neredeyse 200 yaşında olduğu tahmin edilen Geminid'in Meteor Yağmuru'nu bu gece, yani 13 Aralık'ı 14 Aralık'a bağlayan gece rahatlıkla izleyebilirsiniz. Özellikle gece 21.00'den sonra rahatlıkla görülebilecek olan meteor yağmurunu şehir ışıklarından uzak bir yerde izlemeniz tavsiye ediliyor.



    En uygun zaman, gece yarısı ile şafak arasındaki Ay’ın küçülmeye başladığı saatler.


    Atmosfere giren gök taşlarının yanarak sağladığı ışığı izlemek için herhangi bir ekipmana ihtiyacınız yok. Saatte 50-120 adet meteor çıplak gözle görülebilecek.

    :dünya::ay2: