Ocak Ayına Bakış // 2026

    • Resmi Gönderi

    Ocak 2026: Uzun Vadeli Hava Durumu Tahmini (İstanbul, Türkiye ve Avrupa)

    Genel Durum ve Büyük Ölçekli Eğilimler

    2025 Aralık ayının sonu yaklaşırken atmosferde önemli bir değişim yaşandı. Kasım sonunda meydana gelen sıra dışı derecede erken bir Ani Stratosfer Isınması (SSW) olayı, kışın gidişatını değiştirecek sinyaller verdi. Bu stratosferik ısınma, normalde kutup bölgesinde güçlü şekilde dönen polar vorteksi (kutup girdabı) zayıflatarak yerinden oynattı. Nitekim bu denli erken sezonda bir SSW, son 70 yılda kaydedilen en erken olay oldu ve oldukça nadir bir durum olarak dikkat çekiyor. Bu gelişmeyi özetlemek gerekirse: “Strato, aşağıyı dürtüyor” diyebiliriz. Yani stratosferdeki anormal durum, birkaç hafta içinde adeta damla damla alt atmosfere etki ederek kış şartlarını harekete geçiriyor.

    Stratosferdeki bu sıcaklık ve basınç anomalisi, kutup vorteksinin parçalanmasına yol açtı. Aralık sonuna gelindiğinde polar vorteks atmosferin alt katmanlarına “damga” vurmaya başladı; artık tek bir kutup girdabı yerine, Kuzey Yarımküre’de iki loblu (çift merkezli) bir vorteks yapısı oluştu.Bir vorteks lobu Kuzey Amerika’ya kayarken, diğer parçası Avrupa üzerine iniyor. Bu iki merkez arasında, kutup enlemlerine yüksek basınçlar “kama” gibi girerek yerleşiyor. Sonuç olarak, Grönland civarında kalıcı yüksek basınçlı bir blokaj ve buna bağlı -NAO (negatif Kuzey Atlantik Salınımı) durumu oluşmaya başlıyor. Atmosferde bu konfigürasyon kurulduğunda, bir tarafta Grönland civarında yüksek basınç, diğer tarafta Avrupa üzerinde uzun dalga boylu bir alçak basınç (trof) belirmesi beklenir. Bu desen, Avrupa’ya doğru kuzeyli ve kuzeydoğulu akışlarla soğuk hava inebileceğinin sinyalini veriyor.

    Gerçekten de küresel model verileri ve indeksler bu senaryoyu desteklemekte. Arktik Osilasyon (AO) ve Kuzey Atlantik Osilasyonu (NAO) gibi kutup kaynaklı indekslerin, yeni yılın ilk günlerinde negatif faza yönelmesi bekleniyor. Bu da kabaca, kutup civarında basıncın mevsim normallerine göre yüksek olup soğuk havanın orta enlemlere inmesi için kapı aralanması demek. Benzer şekilde Pasifik cephesindeki Batı Pasifik Osilasyonu (WPO) endeksinin negatif, Pasifik/Kuzey Amerika Osilasyonu (PNA) endeksinin ise pozitif faza geçiş eğilimi var. Atmosferde bu kombine salınım durumu, Pasifik’te Aleutiyen tarafında ve Grönland civarında blokaj merkezleri, arada ise Amerika ve Avrupa’ya inen soğuk hava dalgaları anlamına geliyor. Yani zonal (batı-doğu yönlü düz) akış yerine meridyonal (dalgalı/kıvrımlı) bir jet akışı hakim olacak gibi. Bu da Ocak ayında genel eğilimin, Aralık başındaki ılıman görüntüden farklı olarak, daha soğuk ve dalgalı bir kış paternine döneceğini gösteriyor.

    Stratosfer ve Troposfer Etkileşimi: Blokajlar ve “Damlalar”

    Yukarıda bahsettiğimiz SSW’nin etkileri ani ve tek seferlik değil, kademeli bir süreç şeklinde gelişiyor. Stratosferdeki ısınma polar vorteksi tam anlamıyla parçalayamadıysa da ciddi şekilde bozdu ve kaydırdı. Aralık ayında polar vorteks bir nebze toparlanmaya çalışsa da, bu toparlanma “eğri büğrü” (distorsiyonlu) bir şekilde gerçekleşiyor. Vorteks güçlenirken dahi tek parça halinde değil, ikili bir yapı ile varlık gösteriyor: Kanada üzerinde bir merkez, Avrupa üzerinde bir diğer merkez beliriyor. İşte bu ikiye bölünmüş stratosferik sirkülasyon, her iki yarımkürede de soğuk hava için kapıları açıyor. Özellikle Avrupa tarafındaki vorteks lobu, Grönland üzerinde blokaj yüksek basıncıyla kol kola girerek kıtamız üzerine soğuk hava dalışlarını mümkün kılıyor.

    Stratosfer-troposfer etkileşimini bir benzetme ile açıklarsak: Stratosferden aşağı doğru sızan “damlalar”, troposferde yüksek basınç blokajlarını tetikliyor diyebiliriz. Nitekim meteorolojik analizlerde “dripping stratosphere” (damlayan stratosfer) diye bahsedilen bir durum yaşanıyor. İlk “damla” etkisini Noel dönemi gibi erken bir vakitte gösterdi; bu sayede yılın son günlerinde atmosferin düzeni değişmeye başladı. İkinci bir damla ise muhtemelen Ocak başlarında geliyor olacak. Model projeksiyonlarına göre bu ikinci yukarıdan aşağı etki, ilkinden biraz daha güçlü görünüyor. Stratosferin bu ikinci hamlesiyle, kutup vorteksinin alt atmosferde yeniden zayıflaması ve blokajın sürmesi beklenebilir.

    Burada tropikal bölgeler kaynaklı etkileri de unutmamak gerek. Pasifik Okyanusu üzerinde Madden-Julian Salınımı (MJO) Aralık ortası itibariyle aktif hale gelip 6-7-8. fazlara yöneldi. Özellikle MJO’nun 7-8 fazları, kış mevsiminde birkaç hafta gecikmeli olarak Atlantik’te blokaj (NAO negatif) gelişimini destekleyen fazlardır diye bilinir. Bu sene de benzer bir durum olabilir. Tropikal bölgede kuvvetli bir konvektif hareketlilik dalgası, stratosferik sürece eşlik ediyor. Uzmanlar buna “Konvektif Eşleşmiş Kelvin Dalgası (CCKW)” diyor. Modeller, Ocak ayı başlarında ikinci bir CCKW dalgasının Pasifik’te doğuya doğru ilerleyeceğini öngörüyor. Bu tropikal dalga ile stratosferden sarkan ikinci “dürtükleme” birleştiğinde, Ocak ayının ortasında zayıflamaya yüz tutabilecek ilk blokajın ardından NAO’nun tekrar negatife dönmesi mümkün görünüyor. Yani kısacası,

    **Ocak ayında atmosferik düzen bir kez bozulup durulmayacak; muhtemelen ay içinde birden fazla blokaj ve soğuk dalgası “yeniden yüklenerek” devreye girebilir.

    Bu süreç elbette %100 garanti değil; atmosfer her zaman sürpriz yapabilir. Ancak ECMWF’nin uzun vadeli modeli (46 günlük forecast) dahi Ocak ve hatta Şubat ayına dek devam eden blokaj epizotları gösteriyor. Normalde mevsimsel iklim sinyallerine baktığımızda (örneğin nötr ya da zayıf La Niña koşulları, Doğu QBO vs.), Ocak için bu kadar güçlü bir blokaj öngörüsü beklenmezdi. Demek ki stratosfer-tropik etkileşim gerçekten de bu kış için hesapta olmayan bir rol oynuyor. Kısaca, atmosfer “beklenmedik bir asist” alarak, uzun soluklu bir kuzey-blokajlı paterni mümkün kılıyor diyebiliriz.

    Avrupa Genelinde Kış Şartları ve Blokajın Konumu

    Yukarıdaki küresel etkenler sonucunda, 2026 Ocak ayında Avrupa’nın atmosferik düzeni 2025 Aralık ayına kıyasla çok daha kış modunda olacak. Kuzey Avrupa ve Orta-Doğu Avrupa, bu düzenin en çok hissedileceği bölgeler. İskandinavya, Baltık ülkeleri, Rusya’nın batısı, Ukrayna ve Doğu Avrupa genelinde ay boyunca ortalamadan daha soğuk, tam kış koşulları bekleniyor. Yüksek basınç blokajı nedeniyle jet akımı daha güneyden esiyor, bu da Avrupa’ya sık sık kuzey-kuzeydoğu yönlerden soğuk hava inmesini sağlıyor. Özellikle İskandinavya ve Finlandiya, muhtemelen sürekli kar örtüsü ve sıfırın altındaki sıcaklıklarla sağlam bir kış ayı geçirecek. Orta Avrupa (örneğin Almanya, Polonya, Avusturya, Macaristan civarı), kuzeydoğudan gelen soğuklar ile güneybatıdan sokulmaya çalışan ılık hava arasında adeta bir cephe hattında kalabilir. Bu bölgelerde Ocak ayı ortalama sıcaklıkları belki uzun dönem ortalamasına yakın çıkabilir; ancak bu, dalgalanmaların ortalaması olacak. Muhtemelen 1-2 tane belirgin soğuk hava dalgası, bu ülkelerde birkaç günlüğüne gündüzleri bile sıfırın altında kalan sıcaklıklar ve yaygın kar yağışları getirecek. Sonrasında arada kısa süreli çözülmeler yaşanıp karlar erise de, ardından bir soğuk atak daha gelebilir – tam bir “salınımlı kış” durumu yani.

    Batı Avrupa ve Akdeniz ülkeleri ise bu paternde nispeten daha ılıman cephe olacaklar. İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, Yunanistan gibi yerler, blokajın doğrudan altında olmadıkları için zaman zaman Atlantik üzerinden gelen görece yumuşak hava kütlelerinin etkisinde kalabilirler. Özellikle düşük rakımlı kıyı kesimleri, Ocak ayının büyük bölümünü serin ama çok soğuk olmayan, deniz kaynaklı nemli hava ile geçirebilir. Kar yağışı bu bölgelerde daha çok dağlarla sınırlı kalma eğiliminde; örneğin Pireneler, Alpler, Balkan dağları sık sık kar alırken, Paris, Madrid, Roma, Atina gibi şehirler daha çok yağmur veya karla karışık yağmur tarzı, geçici ve sulu kar hadiseleri görebilir. Ancak bu coğrafyada da “kısa, keskin soğuk ataklar” tamamen dışlanmış değil – blokajın konumuna bağlı olarak 1-2 günlüğüne kuzeyden sarkan soğuk hava, ardından tekrar ılık şeklinde küçük salınımlar yaşanabilir.

    Türkiye ve İstanbul: Kar İhtimali Olan Dönemler

    Gelelim bize – Türkiye ve özellikle İstanbul için Ocak 2026 ne vaat ediyor? Yukarıdaki büyük resme bakınca, Türkiye’nin kış potansiyeli açısından anahtar bölge Doğu Avrupa ve Balkanlar görünüyor. Zira soğuk hava deposu orada birikecek ve zaman zaman bu depo kapağını açıp soğukları bize doğru salabilecek.

    İstanbul özelinde, bildiğimiz gibi gerçek kış koşulları için kuzey-doğulu bir akış ve soğuk çekirdekli bir sistem ihtiyacı var. Ocak 2026’da Atlantik’te blokaj kuruldukça, Karadeniz üzerinden inen kuzeyli hava akımları dönem dönem güçlenecek gibi duruyor. Özellikle Trakya ve İstanbul, böyle kuzeyli ataklarda ilk etkilenecek yerlerden. Yine de, İstanbul’un deniz etkisiyle ılıman kalan konumu gereği, kar görmek için soğuğun yeterince derin olması ve mümkünse bir cut-off alçak basınç (kesik düşük) oluşması gerekiyor ki havayı iyice soğutup nem getirsin. Paternin Avrupa tarafındaki yapısı buna uygun: Doğu Avrupa’ya yerleşecek bir trofun zaman zaman kopup Ege veya Karadeniz üzerinde bir cutoff’a dönüşmesi sürpriz olmaz. Böyle bir senaryoda, tıpkı geçmişteki büyük İstanbul kışlarında olduğu gibi, Karadeniz üzerinden soğuk ve nemli hava bir araya gelerek ciddi kar yağışları üretebilir.

    Ancak burada süreklilik değil, pencere mantığı devreye giriyor. Yani Ocak ayı boyunca İstanbul veya Türkiye geneli sürekli kar altında kalacak demek yanlış olur. Bunun yerine, belirli aralıklarla kapımızı çalacak soğuk pencere(ler)i konuşmak daha doğru.

    Olası Kar Pencereleri ve Tarih Aralıkları

    1. Pencere: Ocak ayının ilk haftası. Mevcut veriler, yılbaşından hemen sonraya güçlü bir soğuk hava dalgası işaret ediyor. Aralık sonunda Avrupa’da başlayan blokajın ilk etkili soğuk dalgası, muhtemelen 2-5 Ocak 2026 tarihleri arasında Türkiye’yi yoklayacak. Bu dönemde Kuzeyli gelen kutupsal soğuk hava, önce Trakya ve Marmara’ya, ardından İç Anadolu ve Karadeniz’e doğru ilerleyebilir. Doğu Marmara , bu yağış rejiminin dışında kalacağından sadece soğuklardan etkilenecek. Örtülük kar şuan için söz konusu değil. Batı-Orta Karadeniz ve İç anadolunun bir kısmı bu aralıkta örtülük kar yağışı alabilir.

    2. Pencere: Ocak ortası (ikinci hafta ve civarı). İlk soğuk dalganın ardından modeller geçici bir zonal (ılıman) aralık öngörüyor. Muhtemelen Ocak’ın 8-12’si arası atmosfer biraz soluklanacak, sıcaklıklar kısa süreliğine mevsim normallerine yaklaşacaktır. Bu, kar yağışı ihtimalinin düşük olduğu bir nefes alma periyodu gibi düşünülebilir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz ikinci stratosferik “damla” ve tropikal etkileşim devreye girdikçe, ayı ortasına doğru yeni bir blokaj hamlesi başlıyor. Bunun etkisiyle 15 Ocak civarı ikinci bir soğuk hava dalgası olası görünüyor. Bu ikinci pencere, ilki kadar güçlü olur mu belirsiz, fakat NAO’nun tekrar negatife gitmesiyle Avrupa’nın yüksek enlemlerinde yeni bir soğuk hava birikimi gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Eğer bu birikim yeterli olursa, Ocak 15-20 aralığında Türkiye’ye doğru bir kuzeydoğu akışı daha gelebilir. Böyle bir senaryoda, İstanbul yine kar sınırında olacak: Yeterli soğuk varsa kar, yoksa yağmur. İç ve Doğu bölgeler ise bu pencereyi muhtemelen kar olarak yaşayacak (özellikle Doğu Anadolu için güçlü bir kar fırtınası bile söz konusu olabilir).

    3. Pencere: Ay sonuna doğru (olasılık düzeyi daha düşük çünkü vade epey uzun). Mevcut veriler üçüncü bir belirgin soğuk atak konusunda daha ihtiyatlı, çünkü takvim uzak. Ancak ECMWF uzun vade tahminleri, Ocak’ın sonuna doğru blokajlı paternin devam edebileceğini gösteriyor. Eğer gerçekten blokaj Şubat başına dek uzarsa, Ocak’ın son haftasında (örneğin 25-30 Ocak arasında) kısa süreli bir üçüncü kar fırsatı ortaya çıkabilir. Bu dönemde olası senaryo, Atlantik’teki yüksek basıncın biraz batıya çekilip İskandinavya üzerinde yeni bir yüksek merkezinin kurulması, ve kutup soğuğunun bu defa biraz daha doğudan, belki Rusya üzerinden sarkması olabilir. Böyle bir durumda Trakya ve İstanbul yine kenardan da olsa etkilenebilir. Fakat bu aşamada bu üçüncü pencere spekülatif – gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini stratosferin o zamanki haline, MJO’nun yeni bir atak yapıp yapmamasına ve elbette ki kısa vadeli lokal koşullara (örneğin Akdeniz’de oluşacak bir alçak basınca) bağlı olacak.

    Özetlemek gerekirse: Ocak 2026, salınımlı bir kış ayı olacak gibi duruyor. Sürekli dondurucu bir soğuk yerine, bir gelir bir gider tarzında soğuk ataklar yaşanması muhtemel. Bu da halk arasında biraz “dalgalı seyir” şeklinde hissedilecek: Bir hafta “havalar kış yaptı” dedirtecek, sonraki hafta “yeniden ılıdı” diyeceğiz belki, sonra tekrar “ayy kar geliyor” heyecanı… Özellikle İstanbul gibi sınırda kalacak yerler için bu iniş çıkışlar daha da belirgin olacak. Türkiye genelinde ise kuzey ve iç kesimler kışın tadını daha çok alacak, güney ve kıyı Ege/Akdeniz ise daha çok yağmur ve rüzgarla bu dönemi geçirecek. Yine de, Ocak ayı boyunca atmosfer kapıyı aralık tutacak, uygun koşullar oluştuğunda kar sürprizleri yapmaya hazır olacak diyebiliriz.

    Kaynakça ve Model Verileri

    • Gleb Perov, Pogodnik (27 Aralık 2025): “Polar Vortex Split and the Return of Winter: January 2026 Forecast” – Ocak 2026 için stratosferik ısınma ve kutup vorteksinin bölünmesine dair uzun vadeli tahmin analizi
    • Andrej Flis, Severe Weather Europe (26 Aralık 2025): “Brace for a chilly start to 2026: Polar Vortex split...” – Kasım sonu SSW olayının iklimsel önemi ve Ocak başında beklenen soğuk hava dalgaları üzerine bilimsel yorumlar.
    • Met4Cast (Netweather Forum, 20 Aralık 2025): “Will a ‘dripping’ stratosphere and CCKW play a big part heading into the New Year?” – Ocak ayındaki blokaj sürekliliği, stratosfer-tropik etkileşimler ve -NAO rejiminin yeniden yüklenmesi üzerine detaylı bir forum analizi.
    • ECMWF AİFS (ECMWF Ext. Ens) Modelleri: ECMWF’nin 46 günlük uzun vadeli ansambıl tahminleri (EC46) Ocak ayında ve devamında yüksek enlemlerde blokaj ihtimalini göstermiştir. Yine ECMWF haftalık tahmin haritaları 28 Aralık – 4 Ocak ve 3 – 10 Ocak dönemlerinde Avrupa’nın doğusunda bariz soğuk hava anomalileri (850 mb’de ortalama -4 ila -6°C sapmalar) öngörmektedir.
    • GFS & ECMWF Ansambıl İndeks Çıktıları: NOAA ve WeatherBELL kaynaklı ansambıl verilerine göre AO ve NAO endekslerinin Ocak’ın ilk yarısında ağırlıklı negatif değerde seyretmesi bekleniyor. Benzer şekilde Pasifik kaynaklı PNA pozitif, WPO negatif fazda tahmin edilerek, dalgalı bir jet akışı lehine sinyal vermektedir. (Veriler: 27 Aralık 2025 tarihli GFS/ECMWF ens. indeks grafikleri).
    • MJO (Madden-Julian Salınımı) Diyagramı: Aralık ayı sonu itibariyle MJO’nun güçlü genlikli bir şekilde faz 6-7 bölgesine ilerlediği görülmektedir (RMM1-RMM2 diyagramı). Bu durum, yaklaşık 10-15 gün sonra orta enlemlerde blokaj oluşumunu tetikleyebilecek bir tropikal itkidir. Ocak başında ikinci bir CCKW sinyali de modellerde mevcut olup, bu da ay ortasında ikinci bir dalga ihtimalini destekleyen bir göstergedir
    • Model Referansları: Bu tahmin yazısında kullanılan harita ve veriler ECMWF, GFS, CMC gibi sayısal hava tahmin modellerinin çıktılarına dayanmaktadır. 500 mb jeopotansiyel yükseklik anomalileri (ECMWF, GFS, CMC ansambıl ortalamaları), 10 hPa stratosferik zonal rüzgar verileri (ECMWF ve GFS), AO/NAO gibi atmosferik osilasyon endeksleri (NOAA/CPC) ve MJO endeksi (BoM/NOAA) analizleri değerlendirilmiştir.