Enes_1 tarafından yazılan gönderiler

    Takipteyiz ...:hmm::hmm:

    Parker Uzay Sondası


    NASA’nın Parker Güneş Sondası 12 Ağustos tarihinde, bir gün gecikmeyle Florida’dan Güneş’e doğru yola çıktı. Tarihte Güneş’e en çok yaklaşacak olan ilk girişim olan uzay aracı, yüzeyine 6,2 milyon kilometre yaklaşacak ve Güneş’e en yakın olduğu anda hızı 700.000 km/saate kadar ulaşacak.

    Proje, NASA’nın Living With a Star Programı’nın (Bir Yıldız’la Yaşamak) bir parçası. Programın hedefi, Güneş-Dünya ilişkilerinin insan hayatına ve topluma en çok etki eden yönlerini araştırmak. Sonda projesi, 2009 yılında açıklandı ve uzay aracı Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı tarafından tasarımına ve inşasına başlandı. Tarihte ilk kez, bir NASA uzay mekiği yaşayan bir insana atfedildi; kendisi Chicago Üniversitesi’nde emeritus profesör olan 91 yaşındaki fizikçi Eugene Parker. Parker, 1958 yılında güneşten yayılan yüklü parçacıklar akımı, yani güneş rüzgârı (solar wind) kavramını ilk ortaya atan kişi olması sebebiyle önemli. Uzay aracına monte edilmiş bir levhada aynı zamanda Parker’ın fotoğrafları, güneş fiziğiyle ilgili çalışmasının makalesi ve bir milyondan fazla insanın ismi yer alıyor.

    Güneşe daha önce de uzay araçları gönderilmiş. Öncüller olan Pioneer serisi (5-9), 1959 yılından başlayarak Dünya ile aynı uzaklıktan Güneş araştırmalarına başlamış. 1995’te Güneş ve Heliosferik Gözlemevi bünyesinde ESA ve NASA ortaklığında gerçekleştirilen uzay uçuşları, Güneş’i gözlemlemekle kalmayıp 3000’in üzerinde kuyruklu yıldız keşfetmiş.

    Görev süresi 6 yıl 321 gün olarak belirlenen Parker sondası, ilk bir buçuk ayını Venüs yolunda geçirecek ve parlak gezegenin yerçekimini kullanarak rotasını Güneş’e çevirecek. Bir buçuk ay sonrasında da Güneş’e en yakın konumuna gelecek (Aralık, 2024 gibi) ve taç küresinde birkaç gün misafir olacak. Sonrasında, soğuk ve karanlık uzay boşluğuna yollanarak Dünya’ya bilgi aktarımına başlayacak.

    Araya biraz da Güneş’in yapısıyla ilgili bilgi kırıntıları serpiştirelim. Dünya’ya en yakın olan yıldız olan Güneş, çoğunlukla hidrojen (~%73) ve helyum (~25%) gazlarından oluşuyor. Güneş atmosferinin içten dışa üç katmanı var; ışıkküre (fotosfer), renkküre (kromosfer) ve taç küre, ya da diğer adlarıyla güneş tacı veya korona.

    Peki, sonda neler bulmayı umuyor? Taç kürenin ve manyetik alanının yapısı, güneş rüzgârının neden hızının değişkenlik gösterdiği ve enerji parçacıklarını ivmelendiren mekanizmalar büyük merak konusu. Güneş rüzgârları, Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin geleceğini yakından etkiliyor ve uzun zamandır araştırılıyor. Örneğin, Mars’ın atmosferinin çoğunun bu yüklü parçacık akımının etkisiyle yok olduğu biliniyor. Hatta güneş rüzgârlarını araştıran bir grup, kendilerini 1999’daki güneş tutulmasında Türkiye’de bile bulmuş. Bunların yanında, taç küreyle ilgili hala gizemini koruyan olgulardan biri de neden Güneş’in yüzeyinden daha sıcak olduğu ve umuyoruz ki, Parker sondasının cevap bulacağı sorulardan biri olacak. Astronomların, Dünya’nın manyetik alanını ve karasal iletişimi zaman zaman engelleyen güneş fırtınaları hakkında çıkarımlar yapmasının da yolu açılacak.

    Sonda bu kadar ısıya ve radyasyona nasıl dayanacak? Taç kürenin sıcaklığı bir ila üç milyon Kelvin arasında (999726.85 °C’den fazla). NASA’nın blog paylaşımlarına göre, Parker’ın güçlendirilmiş, yaklaşık 11.5 cm kalınlığındaki karbon-karbon ısı kalkanı en fazla 1,370 °C’ye dayanabiliyor. İşi oldukça zor; ancak uzayın engin olması ve taç kürenin yoğunluğunun az olması sayesinde, taç küreden yayılan yüksek sıcaklıktaki parçacıkların uzay aracına çarpma olasılığı düşüyor (burada sıcaklık ile ısı arasındaki farkı bilmek önemli; parçacıklar yüksek sıcaklıkta, yani hızlı hareket ediyor; ancak düşük ısıda, yani iletebilecekleri toplam enerji az). Buna ek olarak; beyaz, yansıtıcı özellikli alüminyum yüzeyi emilimi azaltıcı özellik taşıyor ve ortalama bir oturma odasını soğutabilme gücüne sahip soğutucusu da, soğutma sıvısı olarak iyonsuzlaştırılmış su kullanıyor.

    Avrupa Uzay Ajansı’nın da güneşle ilgili projeleri mevcut. NASA ile işbirliğiyle geliştirilmekte olan Solar Orbiter uydusunun 2020’de yine Florida’dan fırlatılması planlanıyor. Dünya’daki hava durumundan bahsetmek bize doğal geliyor, ancak uzayda da ‘hava durumu’nun var olduğunu ve Dünya’yı yakından etkileyebileceğini unutmamak gerek. Üstüne bir de son yıllarda sık sık karşımıza çıkan uzay turizmini, Space X ve Mars One gibi projeleri de ekleyince, fezanın derinliklerinin gittikçe yaklaştığı yadsınamaz hale geliyor.

    Bilim adamları hala evren üzerine çalışmalarına devam ediyor ve her geçen gün sürekli büyümekte olan sonsuz evren hakkında yeni bilgi ve gerçekleri ortaya çıkartıyorlar. Günlük hayatınızda kullanmayacağınız ancak öğrenince de çılgınca şaşıracağınız, evren hakkındaki 10 enteresan gerçeği sizlerle paylaşıyoruz.


    1 – Evrende milyarlarca galaksi var


    145-e1342617726406.jpg

    Evren milyarlarca galaksiden oluşuyor. Eğer sizin için bu yeterli değilse, her galaksinin de kendine milyarlarca yıldızı bulunduğunu ekleyelim. Bu da yaklaşık olarak 10 milyar trilyon yıldızın evrende var olduğu anlamına geliyor. Tabii ki bu da, henüz keşfedilen evren için geçerli. Eğer bunu rakamlarla yazacak olursak 10,000,000,000,000,000,000,000 yıldız evrenimizde bulunuyor diyebiliriz. Hala daha evrende yalnız insanoğlu bulunuyor diye düşünüyorsanız, bir daha düşünmenizde fayda var.




    2 – Işık hızı saniyede 300.000 metre yol kateder


    229-e1342617778201.jpg

    Işık hızı saniyede 300.000 metre yol katediyor. Eğer bu kadar hızlı bir şekilde hareket edebilseniz bile, dünyamızın içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi’ni geçmeniz 100.000 yıl sürer. O yüzden en iyisi bilim adamları daha iyisini yapana kadar beklemek.


    3 – Güneşten ışınları dünyaya 8 dakikada ulaşır


    328-e1342617843512.jpg

    Güneş ışınlarının dünyamıza gelmesi tam 8 dakika sürüyor. Eğer olur da güneş bir gün kararırsa biz bunu ancak 8-9 dakika sonra fark edebileceğiz. Tabii ki olur da güneş kararacak olursa zaten bizim de 8-9 dakikalık bir zamanımız olmayabilir.


    4 – Jupiter, güneş sistemimizin süpürgesi


    429-e1342617883259.jpg

    Jüpiter, meteorları ve kuyruklu yıldızları kendine çekerek adeta güneş sistemimizin elektrik süpürgesi görevini yapıyor. Eğer Jüpiter olmasaydı, geçtiğimiz günlerde Rusya’ya düşen meteordan daha sık görebilirdik.




    5 – Satürn’ün yoğunluğu sudan az


    527-e1342617922391.jpg

    Satürn’ün yoğunluğu çok ilginç bir şekilde suyun yoğunluğundan azdır. Yani eğer Satürn’ü suyla dolu bir havuzun içine koyabilseydik, gezegen suyun üzerinde bir buz kalıbı gibi yüzerdi.


    6 – Jüpiter diğer gezegenlerden ağırdır


    628-e1342618037390.jpg

    Bilinenin aksine, Jüpiter’in ağırlığı Samanyolu Galaksisi’ndeki tüm gezegenlerin ağırlığının toplamından daha ağırdır.


    7 – Her saniye bir yıldız yok oluyor


    729-e1342618130834.jpg

    Evrenin herhangi bir yerinde bir yıldız neredeyse tüm gezegeni aydınlatacak şekilde patlıyor. Ölen bu yıldızlar bilim adamlarına yeni çalışma ve gözlem alanları sunuyor.


    8 – Kara delikler ölü yıldızların kalıntılarıdır


    828-e1342618188593.jpg

    Kara delikler, ölü yıldızların soğuk kalıntıları olarak bilinirler. O kadar yoğunlardır ki, her ne olursa olsun hatta ışık bile kara deliğinin çekim gücünden kaçamaz.




    9 – Kara delikler tüm galaksilerde vardır


    928-e1342618279489.jpg

    Kara delikler evren boyunca tüm galaksilerde bulunur. Hatta bizim de içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nde de kara delik bulunur.


    10 – Yıldızlar boyutlarına göre isimlendirilirler


    1113-e1342618341740.jpg

    Astronomlar yıldızlara boyutlarına göre isim verirler. Cüceden, süper deve kadar birçok farklı isim kullanırlar. Süper dev, bizim güneşimizden binlerce kez daha büyük bir yıldıza verilen bir isimdir.

    Harici İçerik www.youtube.com
    Dış kaynaklardan gömülen içerik, izniniz olmadan görüntülenmeyecektir.
    Harici içeriğin etkinleştirilmesi yoluyla, kişisel verilerin üçüncü şahıs platformlarına aktarılabileceğini kabul edersiniz. Gizlilik politikamızda bununla ilgili daha fazla bilgi verdik.



    kanalda part part anlatılıyor


    https://www.youtube.com/user/MunchiesandScience/videos

    MARS HAKKINDA TEMEL BİLGİLER VE YAPISI


    Mars GÜNEŞEe en yakın 4. GEZEGENolmakla yanısıra karasal gezegenlerin sonuncusudur. DÜNYA haric, diğer gezegenler gibi, Mars da adını antik tanrılardan (Roma savaş tanrıları) alır. Mars kahverengimsi – kırmızı renkli bir yüzeye sahip olduğu için o, Kırmızı Gezegen veya Kızıl Gezegen olarak da biliniyor. Kırmızı Gezegen GÜNEŞ SİSTEMİNDE MERKÜR gezegeninden sonra ikici en küçük gezegendir.



    Kütlesi: 641,693,000,000,000 milyar kilogram (Dünyanın 0.107 kadarı

    Ekvator çapı: 6805 kilometre

    Kutup çapı: 6755 kilometre

    Ekvatoryal Çevresi: 21297 kilometre

    Gezegenin yerçekiminden kurtulmak için gereken hız: 5.027 km/s

    Yörüngedeki hızı: 24.07 km/s

    Uyduları: PHOBOS ve DEİMOS.

    Yörünge uzaklığı: 227,936,637 km (1.38 AU)

    Dünyadan Uzaklığı: 78,340,000 km

    Yörünge tamamlama süresi: 686.971 Dünya günü

    Yüzey sıcaklığı: -87 ile – 5° C arasında

    Gezegen hakkında ilk kayıtlar: MÖ 2. yüzyıl, Mısır astronotları tarafından.


    MARSIN DÜNYA ILE KARŞILAŞTIRILMASI


    MARS HAKKINDA BİLGİLER


    Mars İÇ GEZEGENLER‘in sonuncusudur ve Güneşten ortalama 227,936,637 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Güneşe yakınlık mesafesine göre dördüncü gezegendir.

    Gezegen adını antik Roma savaş tanrısına ithafen almıştır. Bu adın ona verilmesi, gezegenin kırmızı olması ve bunun da savaş – kan rengine benzerliğinden kaynaklandığı düşünülüyor.

    Kızıl Gezegen’in yüzeyi Dünya ile benzer bir kuruluşa sahiptir. Gezegenin yerçekimi Dünyanın %37 kadarıdır. Başka bir deyişle Dünyada bir metre zıplamak için kullandığınız enerji ile, Mars’ta üç metre zıplaya bilirsiniz.


    Gezegene şimdiye kadar farklı görevler için fırlatılmış uzay araclarının sayı 40’tan fazladır. Ancak bunlardan yalnız 18 görev başarıyla tamamlandı. İlk başarılı görevi 1964 yılında NASA tarafından fırlatılan Mariner-4 uzay aracı tarafından tamamlanmıştır. 7 yıl sonra, yani 1971 yılında Mars-2 ve Mars-3 uzay aracları, gezegenin yüzeyine indikten kısa bir süre sonra irtibatları kesilmiştir. Sonrakı yıllarda Viking-1, Viking-2, MarsGlobal Surveyor, Mars Pathfinder, Phoenix misyonları başarıyla tamamlanmıştır.


    Kırmızı gezegen Güneş Sisteminde en büyük kum fırtınalarına sahiptir.

    Bu fırtınalar aylarala süre bilmektedir. Aynı zamanda bu fırtınalar zaman zaman Mars’da görev yapan robotlara da zorluklar çıkartmaktadır.

    Dünyada Mars’ın bir parçası bulunmuştur. Bu parça milyon yıllardan fazla bir süre önce Dünya yüzeyine kadar gelmiştir. Marsa yapılan misyonlardan önce, onun toprakları hakkında bu parçanın incelenmesi sonucunda bilgiler alınmıştır.

    Olympus Güneş Sisteminde en büyük dağdır.

    Güneş Sisteminde en büyük dağa Mars ev sahipliği yapmaktadır. Olympus dağının yüksekliği 25 kilometre, çapı ise 620 kilometreden fazladır.

    Gelecekte Marsın halkaları oluşa bilir.

    Bilim adamlarına göre 20 ila 40 milyon yıl sonra, gezegenin uydusu Phobos, yer çekiminden dolayı parçalara ayrılacak ve Kırmızı gezegenin etrafında bir halka oluşmasına neden olacaktır.


    Bazı bilim adamlarına göre Dünyaya yaşam Marsdan gelmiştir. Bu iddialara göre bir kaç milyar yıl öncesinde Marsda canlı hayat olmuştur. Aynı zamanda Marsa yapılan görevlerden önce gezegende akıllı bir yaşam olduğu düşünülmekteydi.

    Marsın Dünyadan sonra kutub buzullarına sahip tek gezegen olduğu biliniyor. Kuzey kutupu Planum Boreum, güney kutupu ise Planum Australe adlandırılmıştır.

    Mars’ın yörüngesi diğer gezegenlerden daha eksantriktir. Ve bu da onun yörüngesinin Güneş Sisteminde olan diğer gezegenlerden en az dairesel olması demektir.